Kürşat hoca annesinin elini öpmüş babasıyla tokalaşmıştı ayrılırken...Yıllardır el öpmeyi sevmez dahası bu adeti çok sert eleştirirdi her ortamda.Annesi onu gözlerinden öperdi hala çocuktu onun için ortayaş kuşagındaki kürşat...

Babası evde kalması için ısrar etmişti de  Kürşatı çagıran geçmişi vardı gidecegi belli olmayan bu güzergahta. Arabasına binmiş köy yolunda agır agır yol alıyordu şimdi...Nedim emmisi yoldaydı ,Kamil, Açıkgöz ,Durdumemmet,Bakkalmemet,Kocasülemen,Avelali,Ahmethoca Kocateyfik...daha yüzlerini bile unuttugu köyün geçmiş taifesi sanki onu ugurlamaya gelmişlerdi,her zamanki toplandıkları bir başka rahmetlik Emşerimin metruk dükkanının önüne....Koca bir dut agacı vardı rivayete göre Açıkgözahmetin diktigi o agacın altında sabahtan akşama kadar sohbet ederler tavla ,dama oynarlardı kimi zamn...

Kürşat iyice şaşırmıştı . dahası  geçmişte yaşamış  birçogu hısm akrabası olan bu ihtiyarları görmek onlarla bir resim kadar yakın olmak tebessüm ettiklerini görmek...hem de öldüklerini bilebile...Deliriyor muyum yoksa diye söylendi kendi kendine...İyisi mi düşünmemek geçmişi bu adamların hepsi toprak oldu,belki de dönesi geldi pekçogunun....noluyor ki bana dedi...

-Yoksa bu meftalar bana bir şeyler mi söylemek istiyorlar...ya da ne bileyim vaktim saatim geldi de onu mu hatırlatıyorlar...Önce abim Veli ,sonra eşim,kızım,oglum....şimdi de bunlar....
Ögrenecekti sebebini Kürşat ani bir fren yaparak  farklı zamanlarda ölmüş bu insanlarla konuşmak için arabadan indi...Onlara dogru yürümeye başlamıştı ki onlar uzaklaşmıştı Kürşat yaklaştıkça...Bu mücadele ne kadar sürdü bilinmez ama şunu biliyordu ki Kürşat bu insanlar onunla temas kurmak istemiyordu...Abisi,ailesi gibi onunla konuşmak istemedikleri aşikardı..
-Ne haliniz varsa onu  görünüz Alahın belaları dedi öfkeyle yerine otururken...
Bir sarsıntıyla kendine gelmişti,arabanın camına vuruluyor,dahası araba sallanıyordu...Gecenin içinde yankılanan o ses  köyün dedlisi Alişir Ramazandı...Son zamanlarda iyice dellenmiş önüne çıkana taş sopa fırlatır,korkuturdu herkesi de Kürşata karşı bir zaafı vardı bu delinin...
Ne zaman görse bir sigara alır gülerek giderdi...Demek delinin sigarası bitmiş dedi camı açarken...sigarayı uzatırken,
-Ulan Ramazan,sana bir şey soracam,söylersen paket senin...Ramazan yılışarak iyice sokulmuş ellerini ovuşturuyordu...
-Söyle bakalım  az önce burada şu dutun altında kimler vardı...
-Hi hi,onu bilmeyecek ne var sayım mı...
-Say ulan köftehor ,say bakalım...
-Açıkgöz emmim,Kamilemmim,Nadim Hoca,Kocasülemen,Kocatevfik...
-Tamam oglum tamam al,sigarayı hakettin...
-Hi hi,hepsini kandırdım...söyleme demiştiler oh...bakkalmemedi,Osmanmemedi,Durdumemedi söylemedim ya...Kandırdım,kandırdım...,diyerek uzaklaşmıştı deli de Kürşat hoca hala bir anlam veremiyordu bu olanlara ügördüklerine....
( Üçüncü Boyut 12 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 10.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu