NOGAYTÜRK
Ramazan NARİN
<AB> STANDARTLARINDA BAYRAMLAR ve SOSYAL TEŞHİR...!
AKP Hükümetlerinde Avrupa Birliğinden sorumlu baş müzakereci Bakan Egemen BAĞIŞ, sosyal medya Twitter hesabından TWİT atarak buyurmuş ; ‘ Yarın Ramazan Bayramı sevinci Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, AB standartında, bir Zafer Bayramı kutlama sevinci ile birleşecek. Kutlu olsun. ‘
AB STANDARTI, neydi AB standartı hatırladım, Kopenhag kriterleri…Hemen açtım o malum ve melun kriterleri…Ama bizim bayramlarımızı nasıl kutlayacağımız konusunda, bir dayatma göremedim. Günahını almışız kriterlerin…Peki o zaman koskoca ve devletin adamı olan Egemen BAĞIŞ Beyefendi, neden böyle bir şey söyleme gereği duymuş olabilir ? AB ye yaranmayı anladım da, bir milli ve dini bayramın çakışmasında, bayramlarımızın istismar edilmesini, hiç anlamadım.
Sayın Bakanın bu twitine ben de 3-5 mesaj yazdım ve anlamadığımı, cahilliğimi hoş görmesini bu standartları açıklamasını istedim. Cevap vermedi doğal olarak, ben de sayın bakanın bu bayram mesajını RETWEETLEDİM. Cumhurbaşkanımız dahil, takipçisi olduğum online bütün AKP lilere de sordum bunu…AB STANDARDINDA RAMAZAN BAYRAMI ve ZAFER BAYRAMI ne demektir diye ? Cevap vermediler tabii. Ama benim hoşuma gitti TİVİT. İleride, CEVAPSIZ KALAN SORULAR ve MUHATAPLARI…diye bir kitap bassam, bayağı para kazanırım çünkü…
Beyin egsersizi yaptım ve buldum bu mesajın anlamını. Genelkurmay Başkanımızın, yıllardır süren geleneği yok sayarak, Ordunun bayramında kendisinin yerine Cumhurbaşkanının durmasını istemesi ve 30 Ağustos Zafer Bayramının Başkomutan ünvanıyla Cumhurbaşkanı nezdinde kutlanması, geleneklerin altüst edilmesi ve bu sayede AB uyumunun sağlanması…Bu talebin Gn.Kur. Başk Nejdet ÖZEL’den geldiği söylense de, ileride sayın ÖZEL, kendisinden gelmediğini hatıralarında yazacaktır.
Ve öyle de oldu. TSK ve protokol, bu defa Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ün elini sıkarak bu bayramı kutladı, böylece AB Standardı (ne menem bir şeyse) getirilmiş oldu. YOZLAŞMA diye bir sosyal kavram vardır. YOZ Güvercinler mesela…Güvercin olma, özgün kuş olma özelliklerini kaybetmiş değişime uğramış güvercinler bilirsiniz değil mi ? Biz onlara YOZ deriz. Piyasa değerleri de çok düşüktür, ucuzdurlar yani…Şimdi de YOZLAŞTIRILMIŞ bir Milli Bayram, bir de yanına sıkıştırılmış DİNİ Bayram izledik, yüreğimiz sızlayarak…
Ramazan Bayramındaki AB Standardı da, bayramları tatilde geçirmek olsa gerek. Ama ben buna uymamak için 30-31 yaşlarındaki iki oğlumu da alarak, kabir ve köy ziyaretlerini birlikte yaptım Gerçi oğullarımdan tepki gelmedi değil…Baba, bu yaşta babalarıyla bayram ziyareti yapan bizden başka kimse kaldı mı ve var mı ? diye…Ne diyeyim doğru da söylüyorlar ama, onlara AB Standardına karşı yapıyoruz dedim…(ne kadar anladılar, bir dahaki bayram benle gelirler mi bilmiyorum)
Gazetelerin manşetlerine baktım. “ PROTOKOL BOŞ SOKAKLARI SELAMLADI – ZAFER BAYRAMI KUTLAMALARI SÖNÜK GEÇTİ “ gibi başlıklar vardı. Trabzon’da mesela protokol sadece (4) araçla boş sokakları dolaşmış ve selamlayacak halk yokmuş, kaldırımlarda ! Oysa 30 Ağustoslarda halk sokaklara dökülür, resmi geçit için yüzlerce araç katılır, araçla tur atan protokolde, halkı selamlardı. Şimdi sokaklar BOMBOŞ…Protokole yazık olmuş….
30 Ağustoslarda yaptığımız FİİL, ordunun manevi şahsiyetini tebriktir. Sadece 26-30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile, ilgili değildir. Zafer Bayramı, Türk Ordusu’nun Hun İmparatoru Mo-Tun’dan bu yana bütün kazandığı bütün zaferlerin, kutlanması anlamına gelmektedir. TSK nin kuruluş tarihine bakarsanız da, bu ordunun sadece 1923 te ilan edilen TÜRKİYE CUMHURİYETİ Ordusu olmadığını da görürsünüz.Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluş tarihi, Mete Yabgu’nun tahta geçtiği ve düzenli ordu kurduğu tarih olan M.Ö. 209 yılıdır. Kara Kuvvetlerimizin armasında, bu tarih vardır ! TSK, Türk tarihinin devamı olan bir milli ordudur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mareşal Başbuğ Mustafa Kemal isteseydi, Cumhuriyet Ordusunu kurar ve kuruluşunu 1923 DİYE İLAN EDERDİ. Ama yapmadı. O bir TÜRK olarak tarihe bağlı kaldı ve ordumuzun kuruluş tarihini TARİHE olan saygısıyla M.Ö. 209 olarak kabul ve tescil etti. Buna rağmen, bu tarihsel gerçekliğe rağmen ;
Herhalde sayın AB’ilerimiz –unutun zaferleri, boş şey bunlar hamaset değil, adam gibi tüketicilik yapın…yeni TSK ya kendinizi hazırlayın Diyorlar galiba. Bizi YENİ-YENİ diye dizayn ediyorlar.
23 NİSAN nasıl ki öğrencilerimize hediye edilmiş bir milli bayram ise, 30 Ağustosta Ordumuza hediye edilmiş bir bayramdır. Ordumuz bu bayramını, eski AKP kurucusu, ve milletvekili olup Cumhurbaşkanı seçilen Abdullah GÜL’e bu bayramını vermişse (vermeye hakkı yoktur), yarın 23 Nisanda da öğrenciler bu bayramı, BAŞÖĞRETMEN Abdullah GÜL e verip, AB Standardını pekiştirebilirler. Ve artık, sessiz kalan bu millete doğrusu da, reva görülen de budur.
30-Ağustos ZAFER Bayramının resmi olarak kutlanmasına, 30 Mayıs 1935’den itibaren (BAŞBUĞ ATATÜRK SAĞDI) kutlanmıştır. O günden itibaren 30 Ağustos'ta Genelkurmay Başkanı, Türk Ordusu adına… tebrikleri kabul etmiştir. İsmet İnönü, 1935-1937 yılları arasında Büyük Taarruz’un Batı Cephesi komutanı olmasına rağmen, Başbakan hüviyeti ile Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ı, ziyarete gitmiştir. "Ben de Batı Cephesi Komutanı idim. Senin ile şöyle birlikte durayım, tebrikleri ben kabul edeyim” dememiştir.
Büyük Taarruz’un Başkomutanı Atatürk, (1927 senesine kadar kadrosu TSK’da mareşal olarak bulunmasına rağmen) 30 Ağustos’ta “tebrikleri ben kabul edeyim” dememiştir !!!
İnönü’den sonra gelen hiç bir Başbakan veya Cumhurbaşkanı, Türk Ordusu adına tebrikleri kabul etmek gibi bir talepte bulunmamıştır. Başbakan Menderes'te Genelkurmay Başkanlığı 1949'da Amerikalıların isteği ile MSB'ye bağlanmış olmasına rağmen, 30-Ağustosta Genelkurmay Başkanlığı’na gitmiş ve Genelkurmay Başkanını tebrik etmiştir.
Milli Mücadele’nin önde gelen isimlerinden Cumhurbaşkanı Celal Bayar’da, Anayasa’ya göre Başkomutan olmasına rağmen, 30 Ağustos’ta tebrikleri kabul etmek gibi bir talebi gündeme getirmemiştir. Keza Milli Savunma Bakanları da, 30 Ağustoslarda tebrik kabul etmemişlerdir. Onlarda kendilerine bağlı olan Genelkurmay Başkanını, tebrik etmeye gitmişlerdir.
27 Mayıs’tan sonra İnönü, 1961'de tekrar Başbakan olmuş ve artık Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlığa kendisine bağlıyken, dönemin Genelkurmay başkanı Org. Cevdet Sunay, ö denemde Harp Okulunu bile henüz bitirmemiş, ancak Batı Cephesinde subaylık yapan bir genç olmasına rağmen, İsmet İnönü, artık Genelkurmay başkanı olan bu subayı da gidip, bizzat tebrik etmiştir. İnönü'nün böyle davranmasının nedeni, bu tebriğin kurumsal bir tebrik, ordunun manevi şahsiyeti ile ilgili bir tebrik olması, değil midir ?
Bu sene, AB Standartlarına getirdik diye yutturulan 30 Ağustos'ta, Atatürk’ün, İnönü’nün, Bayar’ın ve diğer Cumhurbaşkanlarının yapmadığı bir şeyi Cumhurbaşkanı A. Gül yapmıştır. Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasında şöyle demiştir : “Bu açıkçası Genelkurmay Başkanımız’ın teklifidir. Düşünce onlardan geldi….Bunlar hep olması gereken şeyler. Her şeyin bir zamanı var demek ki.”
Ben bu açıklamayla ikna olmayanlardanım. Cumhurbaşkanı A. Gül kendisine şu soruyu sormalıdır.: “Atatürk ve İnönü gibi, 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de bulunmuş iki Cumhurbaşkanı, Bayar gibi Milli Mücadele’nin önde gelen isimlerinden birisi olan bir Cumhurbaşkanı, 30 Ağustos’ta gidip tebrik kabul etmediklerine göre, benim kutlamaları kabul etmemin nedenini nasıl izah ederim. ” İzahtan vareste, bir oldu-bitti ile karşı karşıyayız yani…
Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı A. Gül’e “tebrikleri siz kabul edin” teklifinde bulunmasının bir nedeni de, tebrikleri başbakanın kabul etmesinin önünü kesmek olduğun düşünüyorum. Milletimiz bunu da bilmelidir. Aldığı oy oranıyla kendisini PADİŞAH hisseden bir başbakanımız vardır ve tebrikleri kendisinin kabul etmesi gerektiği hakkında, AB uyum düşüncesi vardır.
RESEPSİYONLARIN İPTALİ ;
30 Ağustos 2011 kutlamalarında, aslında ikinci bir değişiklik daha öngörülmüştü. 30 Ağustos resepsiyonu, 1924'den bu yana ilk kez Ankara yerine İstanbul'da (AB nin başkenti ) yapılacaktı. Kürdistan kurdurulduktan sonra başkent İstanbul’a çekilecektir bu da BİLİNE ! Ancak son terör olayları neden gösterilerek Ankara Resepsiyonu iptal edilmiştir. İPTAL edilmeyebilirdi. Halkımız ona da ses çıkarmazdı nasılsa. Çünkü her gün şehit tabutlarımız, nasılsa geliyordu evlerimizin önüne. Kanıksanan bir haldi yani. Ancak yapılsaydı, gelenek iyice bozularak, kutlamalar ve protokol İstanbul’a taşınacaktı. İptal edilmesi, bu anlamda iyi de oldu diyebiliriz. Ama Bakan Egemen Bağışın dediği oldu ve Zafer Bayramımız, olumsuzluklara rağmen AB Standartlarında kutlandı. Gelecek seneye de, yeni yozlaştırmalara hazır olmalıyız…
MGK da oturma düzenlerinin değişmesi, ve bu AB Bayramları, 27 Nisan e-muhtırasının ekranlardan kaldırılması… AKP tarafından bize SİVİLLEŞME olarak veya tabuların yıkılması olarak veya İleri demokrasi olarak sunuluyor. Eyyy uyuyan TÜRK, ben de sana soruyorum ; TSK ve yukarıda izah ettiğim faaliyetler bir TABU MUDUR ? Sanırsanız 12-Eylülün izleri siliniyor. Oysa ki RÜTBELER sökülüyor, farkında değiliz.
Sayın Bakan ve Cumhurbaşkanımıza ve AKP lilere bunu eleştirir kelimelerle attığım twitlerden sonra ise, bakan bayram mesajını değiştirmek zorunda hissetti ki kendisini, birkaç saat sonra twitterden şu bayram mesajını yayınladı. “
Egemen_Bagis Egemen Bagis
Kardeslik, dayanisma ve birlikteligimizin simgesi Ramazan Bayraminizi kutlar, ulkemiz, milletimiz, ve insanliga hayirlar getirmesini dilerim “ Niye değiştirdin Sn. Bakan ? <NOGAYTÜRK>