Bir yârim var beni kendimden alan, nehirleri taşırırcasına asi
Hatalarıma bile bir doğru bulur, anlardı içimdeki çocuğu
Bütün o soytarılıklarıma gülüverir, sebepsiz bile olsa katılırdı
Güneşin kızıl olduğu anlarda bir başka olurdu gözleri
Sanki bir ceylan yavrusu koştururdu önümde
Geceleri uykusuz kalma pahasına kapatmazdı telefonu
Yalnız kalmaktan korktuğumu bildiğinden uykuya kafa tutardı
Attığı bir adımda bile bana sen derdi sen, iyi ki varsın
Gidişlerim olurdu soğuk kış akşamları 
Bir türlü alışamazdı otogarlardaki uğurlama saatlerine 
Öylece beklerdi, bir umut belki gitmez, döner diye
Her gidişimin bir dönüşü olurdu, elimde ona olan şiirlerimle
Okuyamazdı, sesi titrer gözleri dolardı yanında olsam bile
Parasız cebin delik günlerimde elini cebime sokardı
Yapma derdim ama dinleyen mi var usulca elimi tutuverirdi
Gözleri gecelerde bile simsiyah parlarken büyülenirdim
Sevmiyordu yağmurlu akşamları sanki ağladığımı anlıyordu
Gönlümde çocukluğuma dâhil bütün anıları gülerek yeniden anlatırdı
Kuşçu Osman’ın kedilerle olan savaşlarını benden iyi bilirdi
Sanki bakkaldan aşırdığımız şekerlerin tadını alırdı anlatırken
Göğsüme vuran ağrılardan şikâyet eder yine mi derdi
Sonra bir araba dolusu nasihatle devam ederdi anlatmaya
Sorumsuz kalan yanlarımı ele alır bir sürü laf ederdi
Geleceğimiz derdi bir evimiz olsun diye noktalardı sözlerini
Bir kızımız olurdu adı Asya olan, birde Uğur Ali adlı cesur bir erkek
Doğmamış hayallerle yola çıkardık Kız Kulesinden Venedik’e uzanırdık
Her anımızın tarihini kutlardık
İlk buluşmamızdan seni seviyorum kelimesine kadar
Sınavların azizliğine uğradığımız anlarda gözlerimiz yaşlı sarılırdık birbirimize 
Düzelecek umuduyla yeniden başlardık bir iki üç, olmayınca da kadere bağlardık
Okumak şarttı iki memur çocuğu, iki yoksul genç olarak devam ederdik
Mutlu olmanın iyimser yanlarını aramaya ve hayata tutunmaya çalışırdık
Bir gazetenin manşetini atlar en solgun sayfasında keşfedilmemiş olanı arar dururduk
Bulduğumuz acı haberlere, faili meçhul olaylara küfrederdik karşılıklı
Günahkârımıza bile bir sebep bulur alkışlanacak hale getirmeyi bilirdik
Bir gün duvarları yumruklarcasına kavgaya tutuşurduk
Ertesi günü olanları unutur geceyi ihya ederek geçirirdik
Yağmurlu havalarda dışarı fırlar su damlaların anlımıza vurmasını dilerdik
Hep kederden mi içilir, rakıyı susuz bırakır öyle yudumlardık 
Sarhoş hallerimizle dalga geçer, sabahlara kadar saçma sapan sözler bağırırdık dışarıya
Ne devrim bilirdik ne şeriat özgür olmaktan yana şarkılarda bulurduk kendimizi
Arkamızda kalan anıları kafaya alır, kendimizle alay ederdik 
Kahkahalarımız bütün odalarda yankılanırdı ev sahibine aldırmaksızın 
Severek geçirdik günlerimizi dünden bu güne yan yana, dimdik AŞKA İNANDIK…


( Aşka İnandık başlıklı yazı S.ARS. tarafından 29.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu