Hemen hemen herkes intiharla ilgili gazetelerde yazı okumuş, haberlerde duymUş veya izlemiştir. İntihar dendiğinde gözümüzün önünde canlanan insanın anlının şakagına dayadığı silah , yüksek bi binanın üzerine veya köprünün üzerine çıkan insan, avucuna ilaçları dolduran genç bir birey gözümüzün önünde canlanır.bireyleri intihara iten etmenleri psikologların ,sosyologların, psikiyatristlerin ilgi alanı olmuştur.
Sosyologlar, toplumun bireyleri üzerindeki kontrolünün başarısız olması sonucu intiharların ortaya çıktığını savunurlar. Sosyolojik teorilerin çok büyük bir çoğunluğu Durkheim’in teorisinden etkilenmiştir. Durkheim, intiharın nedenlerin araştıran bir çalışma yapmıştır, ki bu çalışma sosyal bilimlerde istatistik yöntemlerin kullanıldığı ilk çalışmadır. İstatistikler belirli bir toplumda beş on yıllık intiharların yıllık toplamının hemen hemen aynı kaldığını göstermektedir. Bu nedenle intiharın nedenlerinin bireyden çok toplumda aranması gerekir. Durkheim’e göre, akıl hastalığı, sarhoşluk ve ırk gibi psiko-organik özelliklerle intihar arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Akıl hastalığı oranı kadınlarda daha yüksektir, oysa intihar oranı erkeklerde yüksektir. Yine, yahudilerde delilik oranı yüksek olduğu halde, intihar oranı düşüktür. Almanya’nın bazı bölgelerinde, diğerlerine oranla alkol tüketimi fazla olmasına rağmen, buralarda intihar oranının az olması ve Germen ırkına bağlı toplumların her birinde intihar oranlarının farklı olması sarhoşluk ve ırk gibi değişkenlerle intihar arasında bir ilişki olmadığını gösterir. Durkheim in anlattığı gibi bütün intihar olayları sinirsel bozukluklar veya madde kullanımından kaynaklanmamaktadır.
İntihar olayları mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde intihar olayları daha fazla… Bu dönemdeki intihar olaylarında 22-30 yaş sınırı aralığındaki oranda en fazla intihar edenlerin olduğu görülmekte… fakat;burada anlayacağımız aylara göre mevsimlere göre veya geceleyin intihar olayı gündüze göre daha az olması intihar olaylarının artması mevsimlerden veya gece-gündüz olayından kaynaklanmamaktadır o zamanlarda toplumsal hayatın daha yoğun bir biçim almasındandır. Örneğin bu intiharların başında üniversite öğrencilerinin ilkbahar yaz mevsimlerinde mezun olduklarından iş bulamamalarından dolayı kaynaklanmakta… Gencin iş bulamaması toplum tarafından yargılanmakta ve genç baskı görmektedir. Bu durum genci intihara sürüklemektedir. Maddi yönden iyi olan bir bireyde intihara meyilli olabilir bunun sebebi ise ailenin ilgisiz olması toplumun ona güvenmemesi, bireyin çok emek az başarı dengesizliği gibi sebepleri de vardır. Örneğin 3 ay önce ablamın doktor arkadaşlarında biri; tezi 2 kez üst üste kabul edilmediği için intihar etmiştir. Bunun sebebi tezin kabul edilip edilmemesi değildir. Bunun sebebi tezin kabul edilmemesinin sonucunda oluşacak toplumsal bir bakış düşüncesi ve bireyin kendine işe yaramaz aciz gibi..kişisel düşünceleri yatmakta…
Günümüzde intihar olaylarının bir hayli artmasının temel sebeplerinden biride kapitale duyulan ihtiyacın artması, kapitalin elde etme olasılığının azalması bu duruma paralel olarak materyalleşen bireylerin intiharı kaçış yolu olarak görmektedir.80li yıllara göre intihar olaylarının %100 den fazla artması ülkemizin 80li yıllara göre %100den fazla kapitalleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Teknolojinin artması ne kadar dünyayı bir köy haline getirdiğini bunu ne kadar ekonomik ve sosyal yönden açıklamaya çalışsak ta daha çok ekonomik anlamda olmuştur. Yani dünyadaki pazarları birbirine yakınlaştırmıştır. Şu şekilde maddeleyecek olursak;
**Ulusal pazarları çok uluslu pazarların eline geçmesi
**Devlet elinde bulunan bazı kurumlar da özelleştirme
**Ulusal şirketler uluslar arası şirketlere dönüşmekte
**Çok uluslu ortaklıklar ve tekelleşmeler artmakta
**Fakir zengin arasındaki uçurum artmakta
**Küçük şirketlerin büyük şirketlerin yanında güçsüzleşiyor ve kapanmak zorunda kalıyor burada çalışan insanlar işsizler ordusuna katılmaktadır.
Küreselleşmenin bu şekilde olması Pazar yönünden olumlu etki göstermiş fakat bireylerin işe girmesi yönünde olumsuz etki göstermiştir. İş arayan ya da işe girmek isteyen bireylerin devletin elindeki şirketlerin, kurumların da özelleşmesi “Gariban olanın, güçsüz olanın yanında kimse yok” sitemini ortaya çıkarmaktadır. Küreselleşmenin yanında işsiz kalan bireyler ailesini geçindirmek için geçinmenin çaresi olarak bankalardan kredi almak zorunda kalmış bu kredinin ödenmemesinden doğan faiz kredi borcunu katlamış işsiz birey bu borcu ödeyemez hale gelir bu durumda insan kendini psikolojik olarak çökertmekte ve bundan kurtulmanın kaçış noktası olarak intiharı görmektedir.