SEN
En tepeden bakıyordum. Zirve parktan. Sonbaharın ilk yağan şiddetli yağmuruyla. Akmıştın yüreğime. Toprağın özleme doyduğu andı damlalar değdikçe bedenime.
Ne de çok özlemişti aylardır kavrulup kurumuştu. İlkbahardan sonra başlamıştı özlem.
Evet, ilk yağmur bardaktan boşanırcasına. Hem de çok çok özlemişti. Nihâyet kavuşmuştu sevdiğine.
Dünyanın kuruluşundan beri böyle gelmiş böyle de gidecekti. Birbirini kovalayan mevsimler gibi. İlkbahar yaz, sonbahar, kış.
Tıpkı bitmek bilmeyen sevdâlar âşklar, özlemler gibi... Sonbaharın müjdesi olan ilk yağmur dolmuştu içine çekmişti doya doya…
İçinde filizlenecek o kadar çok şeyler vardı ki.
Hele sevgi, aşk, sevdâ tohumları; sonbaharın gelmesi bu kadar güzel olur muydu?
Sararmış yapraklar arasında sevdiğini görmek, onunla buluşmak. Tıpkı benim sana olan özlemim, hasretim gibi.
Yağmurun yağmasıyla damlamıştın yüreğime.
Gözlerim uçsuz bucaksız şehirde.
Seni arıyordu. Nerelerdesin?
Seninde kalbine damlayıp yüreğine aktı mı?
Yağan yağmur sana beni hatırlattı mı?
Yok, yok niye uzaklarda arıyorum ki seni. Zâten sen yanımda hep benimlesin. İçimde, nefesimde, yanımda olmasan da gözlerinle görüyorum. Aynı kalpte çarpıyorum.
Sen var, ya sen…?
Toprağın yağmura olan özlemi bitse de, yağan yağmurlar bitmeyip her yeri seller götürse de.
Sana olan aşkım sevdâm bitmeyecek. Çünkü Sen ……..?
14/10/’11
Leyla GEVREK