‘’ Hiçbir şey ayağınıza gelmez; en azından iyi olan hiçbir şey. Her şeyi gidip almanız gerekir.’’
Charles Buxton


İlkokulda değerli bir öğretmenimiz vardı. Bize her ders öncesi şu sözü tekrarlatırdı ; ‘’Hak verilmez alınır.’’ Çocukluk yıllarımda bu sözün ne manaya geldiğini anlayamazdım. Ama zamanla bu sözün ne kadar doğru olduğunu yaşanılanlar neticesinde anladım. Hala sahip olduğum özgüvenimi değerli öğretmenime borçluyum. Bununla ilgili toplumumuzda da gayet yerinde sözler mevcuttur elbette ;’’ Ağlamayan çocuğa emzik vermezler’’ gibi. Eğer hayatınızda herhangi bir şeyi gerçekten istiyorsanız, istediğiniz şey için mücadele etmek zorundasınız. Aksi takdirde hayal kırıklığından başka bir şeyle karşılaşmanız mümkün değildir. Kimi insanlar hayatlarını rastlantıların ve şansın eline bırakırlar. Kimileri ise rastlantılara ve şansa inanmayıp rastlantı ve şansı kendileri oluştururlar. İlk insan grubu zayıf, ikinci insan grubu ise güçlü karaktere sahiptir. Kendimize asıl sormamız gerek soru, hangi grupta olduğumuz ve neden?

Hayat yapı itibariyle gayet karmaşık bir yapıya sahiptir. Yani evdeki hesap çoğu zaman çarşıya uymaz. Bu durum hesapsız yaşama sonucunu da doğurmaz elbette. Sorgusuz bir hayat düşünülemez çünkü. Muhakkak suretle hesap veririz, bedel öderiz. Yaptığımız hiçbir eylemin hesabını vermediğimiz olmamıştır. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bir yerlere hesap veririz. Çünkü insanlar başı boş varlıklar değildir. İnsan toplumsal bir varlıktır ve kendisi çoğu zaman görmese de insanlara ve dünyaya sıkı sıkıya bağlıdır.

Hayat diye adlandırdığımız ince, dolambaçlı, yer yer yokuş olan yolda, her insanın beklentileri ve hayalleri vardır. Beklentisiz ve hayalsiz bir insanın varlığı düşünülemez. Beklentilerimizin ve hayallerimizin olmaması durumunda yaşamak için bir sebebimiz kalmamış demektir. Bunun sonucu ağır ruhsal bunalımlar ve yıkımdır. Hayal ve beklentilerimize ulaşmak içinse çaba göstermek gerekir, mücadele etmek gerekir. Yalnızca hayal etmek ya da yalnızca beklemek hiçbir işe yaramaz. J.M. Power ;’’ Rüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu uyanmaktır.’’ demiştir. Bu gayet yerinde ve son derece doğru bir sözdür.

Çok basit bir örnekle durumu açıklayabiliriz. Karnınızın acıktığını ve omlet yemek istediğinizi düşünün. Bu isteğinizi salonda gerçekleştirmenizin olanağı yoktur. Yalnızca düşünerek ya da hayal ederek bu isteğinize ulaşamazsınız. Önce mutfağa gitmeli. Sonra buzdolabından yumurtaları derince bir kaba dökmeli ve pişirmelisiniz. Yumurtanız yoksa satın almalısınız. Bunun içinse dışarı çıkmanız gerekir. Bu basit örnekte çoğu insanın başaramadığı hayatın denklemi yatmaktadır. Hayat yapı itibariyle ne kadar karmaşık olursa olsun çözüm yolu gayet basittir. (genellikle)

Çağımızda imkânsızlıkların sayısı azalmaktadır. İnsan ruhu hakkında yapılan sosyolojik çalışmalar neticesinde topluma uyum hususunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Her insan mutlu olmak ister. Her insanın mutlu olmak için yapması gerekenler mevcuttur. Önemli olan insanın kendini tanıması ve ne istediğini bilmesidir. İnsanlık tarihi boyunca yadsınamaz gerçek; eğer bir şey istiyorsanız, istediğiniz şey için harekete geçmeniz gerektiğidir.
( Ulaşmak İçin başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 6.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu