Polis Kemal otuz yıl sonra büyüdüğü köye bayram dolayısı ile gelir. Köyün çocukları annesinin bahçesine bayramlaşmak için gelirler.
--Komşu anne
Çocukların hiç birini tanımaz. Annesi dışarıya çıkar. Bir elinde kolonya bir elinde şeker kasesi. Annesi polis Kemal'a hitaben
--Oğlum bu kız kimin kızı bilirmisin
--Nereden bileceğim anne
--Hani senin bir arkadaşın vardı Hüseyin
--Hilmi ağanın Hüseyin mi ?
--He..onun kızı Elif
--Elif mi !
Polis Kemal kaç kez köye gelmiş, bir kere olsun Hüseyin ile karşılaşmamış..İçinden hem o eski günler geçer hem de şaşırır.
--Demek Hüseyin evlendi
--Evlendi gavurun eniği, çocukları dedesi bakıyor, onun nerede olduğu belli değil
Polis Kemal Elif kıza bakar.
--Kızım senin annenin ismi ne
--Halime amca
--Senin adını kim taktı
--Babam takmış
--Peki babanı görüyormusun
--Köye hiç gelmiyor ama şehirde okul önüne gelir bazen o zaman görüşürüz
--Demek öyle
Polis Kemal birden ayağa kalkar ve annesine..
--Anne ben şehire gidiyorum, akşama gelirim
--Oğlum gitme gelen giden olur
--Merak etme anne geç kalmam
Arabasına atladığı gibi doğru şehire. Hüseyin'i nerede bulacağını biliyordu. Ömrü boyunca hiç sevmediği Selim'in meyhanesi. Bu meyhaneden az mı toparlamış eve getirmişti Hüseyin'i. Bu içki yüzünden babası ile de kapışmış istemiyerek te olsa Hüseyin'in babasının kalbini kırmıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra babası ne yapmak istediğini anlamış ama iş işten geçmişti. Oğlunu içkinin elinden kurtaramamıştı.
--Merhaba Selim ağa
--Ooo Kemal kardeş hoş geldin
--Hiç de hoş gelmedim, bilirsin seni bildim bileli sevmem
--Bırak be Kemal aradan yıllar geçmiş, hem benim günahım ne
--Neyse ben şöyle kapıya doğru oturayım
--Bir şey içermisin
--Hayır, beni bu yaştan sonra günaha mı sokacaksın
--Ulen Kemal hiç değişmemişsin
Aradan on dakika geçmez. Sanki ısmarlanmış gibi bizim Hüseyin kapıdan içeriye girer. Daha meyhaneye girmeden yarı sarhoş hali var. Buna rağmen Kemal'i görür görmez tanır.
--Ooo merhaba dostum
--Merhaba Hüseyin
--Seni hangi rüzgar attı buralara
--Hiç sorma
--Anladık da ! niye daldın uzaklara
--Yok bi şey dedik ya niye soruyorsun
--Neden sormayacakmışım, ulen sen benim kırk yıl öncesinden arkadaşımsın
--O kadar olmadı otuz
--Neyse ben seni tanımazmıyım
Hatırlarmısın
Çocukluğumuzda
Kovboyculuk oynardık
Kasaba da bol bol seyrettiğin filimleri anlatırdın
Biz filim nedir bilmezdik
Sen her zaman polis olur bizi arardın
Ben de ya hırsız olurdum ya da kalleş Erol Taş
Meğer sonradan öğrendik adam artistmiş
Neydi o günler be..
Kafayı çekerdim senden gizli gizli
Olan yine sana olurdu
Eve gelmezsem anam rahat bırakmazdı seni
Sen de hiç üşenmezdin
Gelir bulurdun köyün neresin de isem
Ne kahrımı çektin benim
Kör kütük sarhoş halimle
Eve getirirdin beni
Senin sayende
Az mı dayaktan yırttık
Ah ulan baba...
--Hele bir sus
Ben buraya dert veya hikaye dinlemeye gelmedim
Hatırlatma o günleri
Bir marifetmiş gibi
Ballandıra ballandıra anlatıyorsun
Hiç şu halinden utanmıyormusun
--Ooo yine eskisi gibi attın fırçanı
At ulan
İstediğin kadar da bağır
İstersen kır ağzımı burnumu
Sana kızarsam namerdim
Dök içindekilerini
Ben sana hayatta kızamam
Aaah ulan ah...
Bizim sarhoş Hüseyin bu defa içmeden adam akıllı şarhoş olmuştur. Asıl onu sarhoş eden dertleri. Birden kafası yeni şarj etmiş olacak ki..
--Sahi polis Kemal sen buraya ne yapmaya geldin
Lafı ağzında geveledin
Bir türlü söylemedin
--Anlaşıldı kafayı ütüler durursun
Öğrenmeden de bırakmazsın
Anlatsam, anlamazsın
Anlayacağın akıl yok ki sende
--Bak bak bak
Ben o kadar safım he
Oğlum bana bak
Bak gözlerimin içine
Ne görüyorsun
Şarap şişesinden başka ne göreceksin
O şişelerinin içinde neler gördüm ben
Sen de bunu asla anlayamazsın
--Doğru mu söylersin bilmem ama
Doğruluk payı da var aslında
--Yapma yahu !
Yüzde yüz emin olabilirsin
Senin okuduğun kitapları
Ben burada tersine okudum
Peki ne geçti elime
Sen okudun adam oldun
Senin eline ne geçti
Bak yine gelmişsin Selim'in meyhanesine
--Sen şimdi geç bunları
Çıkalım şu meyhaneden
Sarhoş olacağım içmeden
Köyümüze gidelim
Yine bağıra bağıra türkü söyleyelim
Karşı ki tepelerden
Sevdiklerimiz duysunlar sesimizi
Belki Eilf de duyar
Hüseyin ağlamaya başlar. Duymuştu adını Elif'in.
--Gidelim be dostum
--Haydi kalk
--Hem köyde seni Elif bekliyor
--Elif mi gelmiş
Muhtarın kızı Elif hiç sarhoş Hüseyin'i sever mi ? Başka biriyle evlenmiş gitmiş. Hüseyin de köyü terk etmiş. Yıllar sonra ağabeyi Hasan hesapta Hüseyin'i kandırmış köye getirmiş. Bulmuşlar cadaloz birini evermişler. Bir yıl bile dayanamamış. Tekrar köyü terk etmiş. Yavrusu Elif de babaannesine kalmış. Eşi de terk etmiş gitmiş.
--Meyhaneci aha ben gidiyorum
Bir daha da gelmem
--Gelirsin..gelirsin
--Kes ulen buna da laf söylemeye gelmiyor
Bozuk plak gibi hep aynı şarkıyı söylüyor
O an meyhaneden son çıkışı oldu Hüseyin'in. Polis Kemal ile birlikte köye gelirler. Doğru annesinin evine. Babası Hilmi ağa da çoktan rahmetli olmuş. Rahatça eve girdiler. Karşısında kızı Elif'i görünce düşer yere bayılır. Kendine gelmesi için bayağı uğraşırlar. Ses seda yok. Kalbini dinler. Kalbi atıyor. Yatağa yatırırlar. Dinlensin biraz diyerek polis Kemal izin ister. Aradan bir saat geçti geçmez Elif koşarak gelir.
--Kemal amca babam seni çağırıyor
--Hayırdır kızım ne oldu
--Hiç iyi değil bir benim ismimi sayıklıyor bir de senin
Polis Kemal Elif ile birlikte tekrar Hüseyin'in yanına gelir.
--Hüseyin geldim beni çağırmışsın
--Elif de geldi mi ?
--Elif zaten burda
Polis Kemal kızı Elif'in elinden tutar ve babasının yanına getirir.
--Ellerinden tut Elif
--İkiniz de hakkınızı helal edin
Ve Hüseyin gözlerini yumar.
Kızı Elif şimdi öğretmen. Aradan yine yıllar geçer. Yine köyde karşı karşıya gelir Elif kız ile polis amcası Kemal.
--Kemal amca sana bir şey sorabilirmiyim
--Sor kızım
--Babamın Elif diye sayıkladığı kimdi
--Sendin kızım
--Yok Kemal amca ben artık çocuk değilim
Ben ta o zaman çocuk aklımla bir şeyler sezmiştim
Hem senin de çok iyi bir arkadaşı olduğunu öğrendim
Aranızda öyle bir bağ vardı ki
Ölürken bile senin ve Elif diye birinin ismini sayıkladı
Şimdi ne yapsın Kemal amca. Çocukcağız babasını öğrenmek istiyor. Bütün gerçekleri anlatsa bir türlü, anlatmasa bir türlü. Karşısında ki pırlanta gibi kızcağıza bakıyor. Bir de yeni evlenmiş. Evlendiği çocuk da doktor. Onun da yüzünden belli oluyor pırlanta gibi olduğu. Düşünürken..
--Hadi Kemal amca neden susuyorsun
--Ah be kızım sen de aynı baban gibisin
--Nasıl yani
--Çok soru soruyorsun
--Ama öğrenmek benim hakkım değil mi
--Bak kızım değişen hiç bir şey yok
Hayat devam ediyor
Senin mutluluğun için geçmişler bende kalsın
--Aaa aşk olsun Kemal amca
--Zamanı gelince anlatırım elbet
--Ne zaman
--Zamanı gelince dedim ya
Aslında anlatmak istemiyordu. Çünkü Elif'in mutluluğunu düşünüyordu. Geçmiş onu mutsuz edeceğini biliyordu. Ne zaman ana olur evlat sevgisi yüreğine dolar belki o zaman diye düşünüyordu. Halen de anlatmamıştı. Belki de emekli yaşlı Polis Kemal amca anlatmak istemiyordu. Bazı acı gerçekler saklı kalmasında fayda vardır. Geçmişi deştikçe altından kimbilir neler çıkar. Bu zamana yansıması nasıl olur. Hem bu zamanın insanları bunları kaldırabilecek durumda mıdır. Bakalım sonu ne olur. Anlatsın mı anlatmasın mı. Bu hususta bilimsel olarak bilgisi olan varsa birazcık anlatsın.
Belki çaresini buluruz.
HOŞÇAKLIN
29 yılın anısına. Meslekte 29 yıla girdim. Elif kız da 29 yaşında. Polis amcam da rahmetli oldu. Anılar şimdi bende saklı. Ben anlatsam olur mu ? En iyisi anlatmayayım.
11.11.2011