Gözetmenler acıları kontrol ediyor tek tek
Kopya çeken ihanetler sevdalardan muaf…
-Ayrılık mahallinde en son ne zaman öldünüz?
-Anımsamıyorum.
Tüm öpüşmelerimi özenle ciltledim.
İnce dudaklar, kalın dudaklar, sahtekar rujlar…
Çeyizim hazır, içinde birkaç parça düş,
Elden düşme biraz umut,
Gün yüzü görmemiş tutkularım…
-Düşsüz alamıyoruz, lütfen ısrar etmeyin!
-Saçma sapan bir rüyam var, böyle zamanlar için saklamıştım…
-Peki, bu seferlik sevişebilirsiniz, sözcükler sizi bekliyor…
Çok yorgunum, gözlerimden öyküler akıyor.
Boynuma ağır bir şiir takıp, atlamalıyım ilk uykuma…
- Bu cümlelerde katkı maddesi var!
- Ne var bunda ? En az birkaç ayrılık boyunca yetiyor bana…
Dış güdülerimin üstündeki ten imleri.
- Özür dilerim arzularım sürçtü. Yanlışı tenimleri olacaktı.
- Geri dönüşüme uygun cümleleri sağdaki kuyuya atınız…
- Fazla tükenmez düşünüz var mı?
- Yok, kaybettim…
- Kalbine as, kaybetmezsin…
Ne soylu cümleler! Sizi şövalye ilan ediyorum!
Elindeki ferman imitasyon, edemezsin…
Gittikçe sağırlaşan sağ duyularım
En son duyum da elim bir ten kazasında sakatlandı
Ama doktor inatla, kalıtımsal dedi.
Renkli düş drajelerinden emin,
ruh dilinin altına, her rüyada bir tane...
Beş duvar,
Beş telaşlı mum,
Beş hırçın ben,
Beş ayartıcı gölge,
Beşeri hüzünler,
Beşikteki yalnız ben,
Dersimiz düş dili ve edebiyatı…
Oktay Coşar