"Alo,Ayla “
“Evet,benim”
“Tanımadın mı kız?”
“Ses yabancı değil ama,biraz daha konuşursan çıkartırım belki”
“Vay be güzelim! “Gözden ırak, gönülden de ırak” Olsun bakalım!”
“Leyla,güzel kardeşim benim”
“Leyla ya, bi ton laftan sonra, ninem de olsa tanır.”
“Ayla, vaktim az. Kısa anlatıp kaçacağım. Uçağım kalkıyor da.İznin olursa bugün hikayeyi ben anlatmak istiyorum.”
“Tabi ki, çokta iyi olur.Vallaha elim ayağımı canlatacak halim yoktu.Pek makbule geçer”
“Yarın ararım, detaylı konuşuruz.Öptümm. “
“Tabi ki, yolun açık olsun güzelim.Ben de seni öptüm.ha bu arada o arada bir hikayaye giren adama bugün pek yüz verme tamam mı?”
“Olur,olur”

Evet,Ayladan izin aldım.Bugün iki üç saat zamanım var.Önümüzdeki günlerde işlerimde çok sıkı olacak o yüzden kendimi şöyle bir tanıtayım, sonra zaten görüşürüz inşallah.

Yıl 1992

Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşını duymayanınız ,bilmeyeniniz yoktur. (1992-1995) tarihleri arasında, Uluslar arası Kızılhaç Örgütü verilerine göre; Bosna Hersek’te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup bu halk dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştur.

Srebrenica, Bosna Hersek’in doğusunda Sırbistan sınırına 10 km uzaklıkta bir Müslüman Boşnak kentidir. İsmini gümüş anlamına gelen srebren kelimesinden alan kent, tarih boyu başta gümüş olmak üzere değerli maden rezervleriyle ve şifalı sularıyla ünlü bir kenttir. Romalılar zamanında kent, "gümüş ocağı" anlamında Angentaria olarak biliniyordu. Barış zamanında halk geçimini turizm, madencilik, tekstil ve sanayinden sağlıyordu. Şu anda nüfusunun çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Srebrenica bölgesi 1992 yılında başlayan savaş öncesi, Müslüman bölgelerden biri idi. 1990’daki Yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36.666 nüfusluk Srebrenica bölgesi yüzde 75.2 oranında Boşnak çoğunluğa sahipken Sırplar bölgenin sadece yüzde 22.7’sini oluşturuyordu. Nisan 1992’de birkaç gün dışında, Müslümanlar, Srebrenica’da sürekli hakim durumdaydılar. Öyle ki, Srebrenica, Müslüman direnişin önde gelen bir sembolü olmuş ve Boşnakça şarkılara geçmişti. Ancak bu gerçek, 11 Temmuz 1995’te tam tersine döndü. Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç’in bir tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç Televizyon seyircilerine hitaben ‘Türklerden’ intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylüyordu.


Evet,bu kısa tarihi hatırlatmanın ardından gelelim bana…Biliyorsunuzdur belki: yukarıda verilen resmi kayıtların haricinde,o savaşta bir milyon beş yüz bin kişinin öldüğü söylenir halk arasında. On binlerce kadın tecavüze uğradı. İşte o tecavüze uğramış Boşnak bir kadının kızıyım. Babam belli değil,sizin deyiminizle “Piç” evet ben bir piç’im…Lakin, dünyanın gözü önünde bunlar yapılırken,buna göz yuman “piç oğlu piçlerin” hiç mi suçu yok? Yine elim ayağım titremeye başladı. Kusura bakmayın. Ne zaman, o günleri hatırlasam böyle olurum.

Srebrenica’nın küçük bir köyünde yaşarmış ailem.Kendilerine ait bağ bahçeyle uğraşır,birkaç inekle geçinir giderlermiş.Annem, o zamanlar on altı yaşlarında güzel bir kızmış. İsteyeni de çokmuş köyden.Yeşillikler içinde köy, adam eksen adam biter verimlilikte araziler...

Ta ki o güne kadar...Srebrenica’yı kuşatan Sırplar…Çevre köylere resmen tecavüz avına çıkmışlar…Önüne gelen kadını,kızı sıradan geçmişler şerefsizler…bunlardan biride annem…tüm genç kızlık hayalleri gömülmüş o şerefsizin iki bacağı arasına…Anlatır ve ağlardı ölene kadar…Neden sonra, Türkiye’den ve duyarlı birkaç müslüman ülkeden gelen yüzlerce genç, gönüllü asker olarak savaşmaya gelmişler.Mücahit deniyormuş onlara.Annem o mücahitlerden birine gönlünü kaptırmış.Savaş sonrası karnında bebeğiyle beraber, Türkiye’ye gelmişler.O gönlü temiz, adam gibi adamı ve annemi bir sırp keskin nişancısı öldürmüş Türkiye de…yanlış duymadınız..Türkiye’de…Nedeni mi? Benim babam olmadı hiç o mücahit adamı yani Salih’i babam yerine koydum hayallerimde. Savaşta onlarca sırp öldürdükleri için kara listeye alınmışlar.Sonra…bummm

Neyse, sonra yine geleceğim nasıl olsa. Bugün, kısaca bir tanışalım istedim.Avrupa’nın göbeğinde müslüman katliamı yapıldı. Amaçlardan biri de ; Müslüman Boşnak halkının neslini tüketip, nesepsiz bir nesil meydana getirmekti.


Devamı Yarın…


( Üç Gülün Rengi Sarı-3- başlıklı yazı Arzeni tarafından 17.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.