Evrendeki mucize yaratılış örnekleri sayılamayacak kadar fazladır. Bizler
bilimsel gelişmeler sonucunda hemen her gün yeni bir bilgiye ulaşıyoruz. Her
araştırma sonucu açıklandığında, inanan insanlar Allah’a biraz daha
yaklaştıklarını hissediyorlar; evrenin her milimetrekaresindeki ayetleri
görüyorlar çünkü. Ayet yalnızca Kur’an surelerindeki bölümler değildir. Ayet,
delil anlamına da gelir ve her mucizevi yaratılış delili, Allah’ın
ayetidir.
Son astronomik bulgular, sistemdeki diğer gezegenlerin
varlığının, Dünya’nın güvenliği ve yörüngesi için büyük önem taşıdığını
göstermiştir. Jüpiter’in konumu da buna bir örnektir. Güneş Sistemi’nin en büyük
gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya’nın dengesini sağlamaktadır.
Astrofizik hesaplamalar, Jüpiter’in bulunduğu yörüngedeki varlığının, sistemdeki
Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin istikrarlı olmasını sağladığını
ortaya çıkarmıştır. Jüpiter’in Dünya’yı koruyucu ikinci bir işlevini ise,
gezegen bilimci George Wetherill "Jüpiter Ne Kadar Özel" adlı bir makalede
açıklar. [1]
" Jüpiter’in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir
gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta gezinen meteorlara ve
kuyruklu yıldızlara yaklaşık bin kat daha fazla hedef olurdu... Eğer Jüpiter
olduğu yerde olmasaydı, şu anda biz de Güneş Sistemi’nin kökenini araştırmak
için var olamazdık." [2]
Çok açıktır ki Güneş Sistemi’nin yapısı,
insan için özel bir tasarıma sahiptir. Dünya’nın uzaydaki konumu, bu evrenin
insan yaşamı için tasarlanmış olduğunu gösteren kanıtlar içermektedir. Bir başka
deyişle, evreni Allah’ın yarattığı ve düzenlediği apaçık bir
gerçektir.
Zaman ve mekanın sıfır olduğu bir noktadan evreni yaratan
Allah, hızların, büyüklüklerin, ısıların ve mesafelerin yanı sıra, canlılık için
en elverişli ortamı, tam da olması gerektiği gibi hazırlamıştır. O, Mahid’dir;
yeryüzünü yarattıkları için yararlı ve elverişli olarak
yaratandır.
Evrendeki bu denli hassas denge ve düzen, kuşkusuz bunların
hiçbir aşamasında rastlantıların yerinin olamayacağının en önemli
kanıtlarındandır. Her patlama düzensizlik getirirken, Big Bang dediğimiz
patlamayla tüm evren büyük bir düzenle ortaya çıkmış ve canlılık için sayısız
koşul özel olarak var olmuştur. Evren kaos, karmaşa ve tesadüflerin ürünü
değildir. Günümüzde "ince/hassas ayar" (fine-tuning) kavramı ile ifade edilen bu
koşullar, yeryüzünde canlılığın oldukça hassas bir dengeye bağlı olduğunu ortaya
koymaktadır.
20. yüzyılın bilimsel bulguları, hem astrofizik hem de
biyoloji alanlarında, evrenin ve canlıların yaratıldığını kanıtlar. Bir yandan
Darwinizm’in tezleri birer birer çökerken, diğer yandan da evrenin yoktan
yaratıldığını gösteren Big Bang teorisi, dünyada kusursuz bir tasarım ve "hassas
ayar"ın varlığını gösteren bulgular, materyalizmin aldatmacalarını bir kez daha
gözler önüne sermiştir.
Canlılığın oluşması için gerekli olan koşullara
baktığımızda, yalnızca Dünya’nın böylesine özel bir ortama sahip olduğunu
görürüz. Yaşam için elverişli olan bu ortamı sağlamak için tüm koşullar aynı
anda, kesintisiz olarak gerçekleşmektedir. Evrende yaklaşık 300 milyar galaksi
ve her birinde milyarlarca yıldız ve gezegen olduğu düşündüğümüzde, Dünya’nın
farklı durumunu ve önemini daha iyi anlayabiliriz.
Ancak kimi insanlar,
kendi bedenlerinden uzayın derinliklerine, bitki ve hayvanlardan denizlerin
derinliklerine kadar tüm varlıklardaki sistemleri, ön yargısız bir biçimde
düşünemediklerinden kavrayamazlar. Vicdanı kabul ettiği halde, birçok insan
-bilim adamı da olsa- büyüklenme nedeniyle direnir, Allah’ı ve kusursuz
yaratmasını inkar eder. Düşünen insanlar için ise yaratılmış her şey, üstün güç
ve sonsuz akıl sahibi Allah’ı tanıtan birer ayettir...
Aklını
kullanabilen her insan, evrende herşeyin bir amaçla yaratıldığını, "Biz
gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık.
Bu, inkâr edenlerin zannıdır..." (Sad Suresi, 27) ayetiyle bildirildiği
gibi Allah’ın, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi yaratmış ve
düzenlemiş olduğu gerçeğini görebilir.
[1]
http://www.evrimteorisi.info
[2] G. W. Wetherill, "How Special is
Jupiter?", Nature, vol. 373, 1995, s.470
(
Dünya Ne Kadar Özel başlıklı yazı
fuatturker tarafından
21.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.