Sadece bulunduğunuz an ile ilgilenmek, büyük hayat başarısına bir değil de iki adım daha yaklaştırır sizi. Aslında bir karınca da sadece bulunduğu an ile ilgilenir, bir ağustos böceği de, yalnız kalan bir ceylan yavrusu da... Kim bilir şimdi hangi leopar veyahut hangi aslanın saldırısına uğrayacaktırlar. Aslanda da, leoparda da, çitada da aynı şeyler söz konusudur. Sadece içerisinde bulunduğu an ile ilgilenir.
Sahil kenarında olan bir kaplumbağa için de şu an tek önemli bir şey vardır; bir an önce yumurtalarını saklayacak güvenli bir bölge, yırtıcıların gözlerinden uzak bir yer... Geleceğimizin başarısı, şimdiki zamanı değerlendirdiğimiz kadardır. Şimdi hangi tohumu ekersek bu hayat tarlasına, hasat zamanında o ürünü almaya hazırızdır. Yağmurun ne zaman yağdığını, güneşin ne zaman tarlanıza hayat vereceğini bilmezsiniz. Hiçbir şey olduğu gibi durağan değildir. Su aynı nehirde durmaz değil mi? Bazen buharlaşıp başka bir yere yağmur olur yere iner. Bazen de bir dağın eteğinde kar olur. Kar oradan güneş ışınlarıyla eriyip farklı nehirlere karışır.
Bu hayat nehrinde insan küçük bir palamut gibidir. Şimdi eğer yerinizde durup kıpırdamazsanız, orada öylece kalırsınız. Eğer başka nehirlere, başka sulara gitmek için solungaçlarınızı var gücünüzle suya vurursanız; mücadele ederseniz, şimdi şartlar ne kadar zor olsa da gelecekte çok rahat hareket edersiniz. Tabii gün gelir sular diner elbet. Hayat, bir meltemin bir yaprağı hafif bir şekilde ittiği gibi davranmaz. Bazen bir poyraz gibi davranıp oradan oraya savurur durur. Sadece yapmamız gereken tek şey var şu an, şu dakikalar, şu saniyeler, şu saliseler, şu geçen zaman, ilgilendiğiniz uğraş nedir şuan? Kitap mı okuyor, televizyon mu seyrediyor veya bir yazımı yazıyorsunuz? Şimdiki zaman diliminde yararlı işler peşinde koşarsanız, gelecekte elbet yararını izlersiniz.
"Mozart kendi yerinden uzakta bir konser verecekti. Tüm gerekli hazırlıkları tamamlamış ve konser başlamak üzereydi. Mozart konser salonuna girdi. Salonda on kişi vardı. Salondakiler konser iptal olacak mı olmayacak mı diye birbirlerine soruyorlardı. Mozart piyanosunun başına oturdu ve narince tuşlara dokunmaya başladı. Mozart salonda kaç kişi olduğundan çok, sadece vereceği konseri düşünüyordu. Düşüncesi sadece piyano çalma üzerine yoğunlaşmıştı. Bu yüzden iç durumu ve vücut etkinliği mükemmeldi. Tüm vücudu müziğin ahengi ile yoğrulmuştu. Mozart sanatın bütün gücüne inanıyordu. Onu dinlemeye gelenlerin üzerinde adeta tedavi edici bir etki bırakıyordu. O an sorsalardı salonda kaç kişinin olduğunu bilmezdi herhalde. Konserini bitirmişti. Salondaki on kişinin alkışı bütün salonu dolduruyordu. Mozart ve onu dinlemeye gelenler müstesna bir gün yaşamışlardı. Ardından, Mozart akşam eşine bir mektup yazar. Şöyle diyordu: Burada harika bir konser verdim ve herkes ayakta alkışladı."
Şimdiki anlarınızı değerlendirir, her şeyin en güzelini; yani her işin, her sevginin, her mutluluğun en iyisini yapmaya çalışırsanız, ileride hayat başarınıza bir artı daha eklenir. Şu anlar geleceğinizin yatırımıdır. Her şeyin en iyisini şuan yapmanız ve hayatınızda güzelliklerin hiç eksilmemesi dileğiyle...