Ben düşsüzler okulunda yatılı okudum
O yüzden bilirim o çocuğun elindeki çamurlu balon
patladığında
yerine yüreğinin uçtuğunu göğün yüzünde
Ben umutların coğrafyasından hep bütünlemeye kalırdım
Hiç bütünleyemedim, bütün bütün yapamadım
Sözlülerde dilim hep tenime saklandı
O yüzden hiç bilemedim bu yaraların nereye döküldüğünü...
Zaten en baştan beri üzgündüm hep
milyonlarca sperm dostum gözümün önünde öldü
belki de bilerek, yaşanacakları bilerek
Kim öğretti geçmiş zaman anımsamıyorum
harflerin arasında sek sek oynayarak büyüdüm
o zaman keşfettim bu gramerlerin sancılarımla hısım olduğunu
o zaman hissettim hısımla hasım arasındaki barikatlarımı
o zaman bildim göz yaşlarımın sonundaki kafiyeleri
Ondandır hep maviye alınganlığım
ondandır hep şey-leri çok sevmem
ondandır hep sarhoşken sevişmem kendi imlalarımla
ondandır o kadınların yalnızca kanat değmemiş yerlerini
okşamam
Ne zordur çırılçıplak bir duyguyu giydirmek
hiç doğmamış o kadınlara kefen biçmek
replik çalmadan, rüyalardan sufle almadan
diksiyonu bozuk şehvetlerle
Diyeceğim o ki,
bir kesildi mi hayallerim
durmuyor içinden akan cerahatlı origamiler
parçalar birleşmiyor kem labirentlerde
inadına pıhtılaşmıyor bu dize gelmeyen dizeler
en iyisi ben
ağacımdan düştü düşecek
ham bir takvim yaprağına
yine bir sevişme muskası yazmalıyım
tek perdelik
Oldu olacak düş seyirliği...
Oktay Coşar