Dile gelen gönül
Anlatır seni gözlerime
Hayran edercesine
Arar durur o andan sonra gözlerim seni
Artık ayaklanmıştır gözlerim
Senin uğradığın
Her mekanı, kokunu bıraktığın her gölgede
Başlar seni aramaya gönlümün tarifiyle
Gözlerimdeki merakla
Gönlümün acısıyla
Artık ben düşmüşüm senin kokulu yoluna
Her duyduğum seste
Gülün kokusunun geldiği noktaya
Yönelir oldum gözlerimle
Gizemli bir ney sesi gibi
Kulaklarımda sıkışıp kalan sesinle
Divane oldum gönlümle
Divaneler ancak çölde
Durgunlaşıp bulur gerçeği
Benim çölüm nerde
Bulayım seni
Durdurayım çölde tuzla
Yaramda akanı
Kesilen sesle, keskinleşen kokuyla
Durduk çöl ortasında
Gözlerimin isyanlarıyla
Son bir ümitle yine
Dile geldi gönül
‘hey be ahmak; benim gördüğümü sen göreceğini sandın’