bir eski efsanedir ki akşam
ertelenmiş hüzünlerle gelir
gider yangınlı bozgunlara
dumanlı dağlardan çekile çekile...
isyan ile suskun
öfke ile vurgun
ve ben öyle yorgun
kafdağlarını aşmış garip yoksulum
ve ufkum
o büyük düşlerle örülü
sonsuzluğu çağıran koca sevdalara sarılı
ve son
acıları yığıp gelen
o hain ölümün saklı pusadı
sandığımda dürülü
ve sen
ellerimde ki nasırı görsen
sevdamın emek gülleridir
duysan içimde coşan deli sevinleri
o sürgün kısraklarını aşkın
üstüme sürsen
hangi gölgede yoksun sen
hangi izde
ve seninle dolmak olan suskunluğum
kah göklere kaçırır seni
kah ıssız bir adaya
hani o çalkantılı, o sonsuz denizde
oysa aşkı hırpalayan senin susuşun
eski bakışlarınla gelip gelip
gözlerime oturuşun
ben ki 'abdal oldum gezerim'
tükenmiyor çıka çıka senin yokuşun
ve aşk
binyıllar ötesinden gelen
o ilkel sarsıntı
bir devrim kadar yeni ve umut dolu
dağılmış bahçelerde gelişen
bir gül yağmuru....
bir gün bir güne ulanınca
zindanlarda bir mahpusum
ordan ötesi mi?
yalnızlık sürgünlüğü
sevda mı?
kale dışına çıkmamaya hükümlü suçlu.....
bir eski efsanedir ki akşam
ertelenmiş hüzünlerle gelir
gider yangınlı bozgunlarla
dumanlı dağlardan çekile çekile
(
Akşamda Aşkın Hüzünü başlıklı yazı
HayaLCe tarafından
14.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.