*-Zevkleri hor görüp de zevk peşinde koşan o kadar çok insan tanıyorum ki…
*-Geçmişteki acılarımız gelecekteki acılarımız için bize bağışıklık kazandırmamışsa, demek ki yaşananlardan ders almasını becerememişiz.
*-Sevdiğini dilinle zehirlersen, cesedini de gözyaşınla yıkarsın.
*-Her suçta hepimizin az-çok mutlaka bir payı vardır.
*-Hazine peşinde koşanlar çoğunlukla kendi hazinelerini kaybederler.
*-Kusurunu yüzüne vurduğun her insan potansiyel bir düşman demektir.
*-Affet ki gerçek acının ne olduğunu anlasın.
*-Üzüntünü büyütmeye çalışma; zaten her üzüntü yeterince büyüktür.
*-Acılar hayatın heykeltraşlarıdır. Çekiç darbeleri nasıl ki kayayı yontarsa, acılar da insanı yontar ve mükemmelleştirir.
*-Kral olup da dilenci olmak isteyenler mi; dilenci olup da kral olmak isteyenler mi daha çoktur?
*-Acıların, üzüntülerin, sevinçlerin gerçekten de bölüşülebilmesi mümkün mü?
*-Sağlık çok kolay harcanan, ama çok zor kazanılan bir değerdir.
*-Büyük bir aşk, büyük bir sevgi mi istiyorsun? O zaman büyük acılara katlanabilme gücünün olup olmadığını da iyice düşünmelisin.
*-Güzellik kusuru kapatabilir, ama kusurun güzelliği kapatabildiği görülmüş müdür?
*-Kılıcın zaptedemediği kaleleri, ekmek zaptedebilir.
*-Kusurumuzu söyleyen bir insana karşı, hemen onun kusurunu bulup savunmaya geçmek, en büyük kusurdur.
*-Neşe de anlıktır, üzüntü de. Dert etme, nasıl olsa ikisi de geçip gidecek.
*-Yoksul insanların durumları nedeniyle utanç duymaları gerektiğini söylemek, büyük bir utanmazlıktır.
*-Olumsuzluklar karşısında “kader” deyip geçiyor musun, bununla da yetinmeyip bazen kaderin başına “kötü” sıfatını da ekliyor musun? Sen aptalsan, sen tembelsen, sen zayıfsan, sen yeteneksizsen bunda kaderin suçu ne?