Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer kimi hiç,
Aça bakıp utandım, karnımın tokluğumdan,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Olması gerekirdi, altımda bir araba,
Kendin beğenmişleri, etmeliydim maraba,
Kazandığım varımı, vermedim ya şaraba,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Gözetirdim güçsüzü, düşkünleri fakiri,
Tutarak kaldırırdım, yere düşmüş hakiri,
Osman, Hacı, ismet’i, Ali, Ahmet, Bekir’i
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Aylakça gezenlerin, şimdi atı, yatı var,
Üç beş tane müstakil, üç beş tane katı var,
Dünyada bir iyinin birkaç misli kötü var,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Ot gibi yaşayanlar, tutmuş parti ucundan,
İktidarda gelince, faydalanmış gücünden,
Haberleri yok gibi, halk ölüyor acından,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Ekmek bulamıyorsa, yesin pasta diyorlar,
Biraz ses çıkarırsan kesin hasta diyorlar,
Buralarda ne işin? Yürü piste diyorlar,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Keser döner, sap döner, demiş ulu atalar,
Tez zamanla anlayıp düzelmeli hatalar,
Üstümüze gelmesin, bindirilmiş kıtalar,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.
Oğuzsoylum tatmadı, yağlı kete, pastadan,
Bir tebligat beklerken, umut kesti postadan,
Çok da farkı kalmadı komadaki hastadan,
Dünyanın kanunu bu, kimi çok yer, kimi hiç.