artar durur bir kat sayı
sana düşer küçük payı
böyle gelmiş böyle gider
gelmek bilmez şu aybaşı
bağırımıza bastık taşı
her memurun dertli başı
böyle gelmiş böyle gider
bak kuruldu FAK-FUK
Fonu
yamar giyeriz eski donu
her memurun budur sonu
böyle gelmiş
böyle gider
paramızda düştü ayar
acılaştı taze hıyar
kör tuttuğunu soyar
böyle gelmiş böyle gider
ev kirası su parası
cüzdan ile cep arası
budur içimizin yarası
böyle gelmiş böyle gider
döşemedik evi barkı
döndürmüyor felek çarkı
kapatmaz aradaki farkı
böyle gelmiş böyle gider
et görmedi yandı tavalar
alacaklı hep
bizi kovalar
düzelmez bir türlü havalar
böyle gelmiş
böyle gider
gider gelir boş fileler
aç fakiriz tok bileler
sürüp gider tüm hileler
böyle gelmiş böyle gider
neme yetmez
bit pazarı
biz İşittik
bunca azarı
muska ile defeyledik nazarı
böyle gelmiş böyle gider
zeytin ekmek faturalı fiş ile
sabır öğüttük iki çürük diş ile
ömür bitti bir curcuna iş ile
böyle gelmiş böyle gider
medet umduk bir gözleri elâdan
orta direk kurtulamaz beladan
bıktık amma biz
bu vâ-veylâdan
böyle gelmiş böyle gider
Muzaffer
Yıldırım