*Yüzü gülen insan mıknatısın demiri çektiği gibi diğer insanları kendine çeker. Yüzü asık olan insan da iki mıknatısın aynı kutupları gibi diğer insanları iteler.

*Aşkın ışığında boğulmaya gönüllü o kadar çok insan var ki…

*Gücü olan her varlık maddedir. Gerçekte bu mümkün değil ama olduğunu varsayalım ve gücü alalım. Gücü alırsan madde de ortadan kalkar.

*Sevgini en son ne zaman dillendirdin? Bir gün önce mi, bir ay önce mi, yoksa bir yıl önce mi? Bir ricam var: Lütfen bu yazıyı okumayı bırak ve hemen şimdi sevdiğine, annene, babana, kardeşine, bir akrabana ya da herhangi bir insana sevgini ilet! Bunu yapamazsan bir çiçeğe, bir kelebeğe, bir böceğe ilet. Bunu da yapamazsan aya, ya da gökyüzündeki bir yıldıza sevgini anlat. Sonuçta bütün vücudunun rahatladığını, nesnelerin gözüne bir başka göründüğünü fark edeceksin.

*Gül, diken ve koku; eskiden bir aradaydı, şimdi gülün kokusunu aldılar dikenini bıraktılar.

*Aşkın aşısı gene aşkın kendisidir.

*Özgürlük ve aşk birlikte olamaz; birini seçmek gerek.

*Her şey “bir”den ibarettir. Sen “bir”sin, dünya “bir”, evren “bir”. “Bir”lerin çokluğu bizi gene “bir”e götürür.

*Düşüncelerimiz dünyamızın iskeletidir.

*Cahil insanla fikri tartışmalara girmek, insanın kendisine olan saygısını da azaltır.

*Kendinize hak olarak gördüğünüz her şeyi diğer insanlar için bir hak olarak görmüyorsanız haklarınızı kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyasınız demektir.

*Ben sana aşık olmasaydım; sen, sen olamazdın!

*Sonsuzluğun içinde her şey “hiçbir şey”dir.

*Düşüncene, hayal gücüne sınır koyma. Çünkü duyumsananın dışında da bazı şeyler olabilir. Olup olmadığını anlamanın tek yolu, sınırlandırmayı kaldırmaktır.

*Güzelin, güzelliğin hayranı çoktur; düşmanı da.

*Aşkın resmini çizebilir misin? Hayır mı? Öyleyse sen kesin aşık değilsin.

*Kan dökmeyi özgürlükle, inançla açıklamaya çalışanlar; nedense gerçek nedeni yani “çıkar”ı söylemekten kaçınırlar.

*Boşuna inleme, isyan etme! Acı çekmek aşığın alınyazısıdır.

*Dünya, evren, hayat kısacası her şey anladığın kadardır.

*İnsan dünyaya geldiği andan itibaren arayışı da başlamıştır. Arayışın ödülü; bulunan, bilinen değildir; yeni bir arayışa kapı aralanmasıdır.

*Samimi davran, ama sana karşı samimi olana.

*Hakikati söyleyenlerin tehlikeli görülmeye başlandığı toplumlarda,  gidişat iyiye alamet değildir.

*Aşkın ateşinin yaktığı aşık, onu söndürmenin yollarını aramaz.

*Gözlerin yalan söylemesi çok zordur, hatta bazen imkansızdır. Doğru konuşup konuşmadığından emin olamadığınız insanların doğrudan gözlerine dikkatli bir şekilde bakınız. Cevap orada!

*Akıl aşkı yenemez, zaten yenerse aşk filan da kalmaz!

*Halkı kararlarından dolayı değerli bulmam, çünkü çoğu yanlış olabilir. Halkı değerli bulmamın nedeni insana duyduğum saygı ve sevgidir.

*Aşk cesarettir, aşk çılgınlıktır; çoğu zaman da aşk, yeniden varoluş umuduyla bir tükeniştir.

*Kötülük bile kazandığı zaferleri bir iyilikle süslemeye çalışır.

*Sevdiğin kişiden nefret ettiğin, ona karşı kin duyduğun an, bil ki aşk da bitmiştir.

*Kullandığımız her alette, yediğimiz her lokmada yaşamış ve yaşamakta olan tüm insanların emeği vardır.

( Oruç Baba’dan Aforizmalar-34 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 1.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu