İsli Demlik-16-
Epeydir şarka gitmemiştim.Bu görevin heyecanı kaplamıştı tüm
benliğimi.Zorlu bir yolculuk olacağını biliyordum.Rahmetli dedemin
önderliğinde ailece Kafkasya'dan Arzen diyarına, oradan İstanbul'a gelişimizi
hüzünlü gözlerle hatırladım. Gerçi o zamanlar küçüktüm.Yolculuğun
eğlenceli tarafını hatırlıyorum çocuk aklımla.Lakin,şimdi öylemi? Neler
görecek, neler yaşayacaktık? Memleketin her daim karışık bölgesiydi
Şark...
Aleviler, Kürtler, Acemler, Ermeniler v.s hep kaynayan
kazandı orası...Bu zorlu göreve seçilenlerde çelik gibi beden ve keskin
zeka olması gerekirdi.Seçilen insanlar bu istidada uygun kişilerdi.En
gençleri bendim.Padişahımız Efendimizin beni seçme nedenini
bilemiyordum? Çünkü bu konuda hiç bir tecrübem yoktu ve ...
Sonrasında gelen habere göre; Sultanımız Efendimiz, yapacağı toplantıya
eksiksiz katılım istediğini emir tevdi etmişler. 1891 yılının mart ayı
idi.Şehzade Burhanettin Efendi bu emri diğer paşalara ve bize
ilettiler.Dışarıda görevde olanların gelmesi beklendikten sonra toplantı
günü kararlaştırıldı.Nihayet o gün gelmişti. Masa başında ki
yerlerimizi aldık.Memleketin içinde bulunduğu durumu bütün yönleriyle
ele alacak,sorunlarını dile getirecektik.Sorunların sebepleri,nedenleri
ve ortaya çıkardığı sonuçlara göre önlemler alınacak,yapılacaklar kayda
geçirelecekti.Bütün Paşalar kendilerine ait bilgi ve projelerini
anlatacaktı.Velhasılı kelam uzun bir gün ve gece bizleri bekliyordu.
Padişah Efendimiz yine ağır ve otoriter duruşuyla salondan içeri girdi.Hepimiz ayağa kalkıp tazimle eğildik.
"Es Selamun aleyküm, Devlet’i Ali Osmanın hadimleri" dedi.Bu ifadeyi ilk defa kullanmıştı.Evvelinde "Paşalar"
ifadesini kullanırdı.Padişahımızı tanıdığım kadarıyla eğer bu ifadeyi
kullandıysa altında derin manalar var ve önemli kararlar alacak
demektir.Masaya yakın koltuğuna oturdu.Besmeleyi şerifi üç defa tekrar
etti.Peygamber Efendimize salatü selam getirdi ve konuşmaya başladı.
"Devleti
Ali Osmani’yi dahili ve harici cenahtan çökertmeye çalışanları ve
onların oyunlarını bilmekteyiz.Elimize geçen sağlam jurnallere ve
bilgilere göre özellikle doğuda ermeniler büyük bir karalama ve
kışkırtma gayreti içine girmişlerdir.Ayrıca bu durumu incelesin diye
değerli paşamız Müşir Şakir Paşa’yı Anadolu Müfettiş-i Umumisi sıfatıyla
bölgeye gönderdik.Yaptığı incelemeler sonucunda, beraberinde bulunan
Zeki Paşa ile birlikte bana bildirdikleri telgrafla olayı ince detayına
kadar anlattılar.Orada aşiret reisleri ile yaptıkları görüşmeleri ve
aldıkları kararları bildirdiler.Eğer ermenilerin devletimize isyanını
sağlayan rusları ve acemleri durduramazsak büyük elem ve çöküntü
yaşarız.Bu veçhile doğuda kuracağımız alayları ve kurulacağı yerleri
teker teker belirledik.Aşiret reisleri bize sonuna kadar yardım
edecekler.Çünkü,Ermeni bağımsızlık çalışmaları Özellikle Rusya ve
Fransa’nın ekonomik ve politik yardımlarından dolayı "Devlet için büyük bir tehdit haline gelmiştir"
Doğu Anadolu’da bulunan Ermeni gençler, alenen kafileler halinde
"Bayezid" (Doğu Beyazıt) ve Iğdır üzerinden Erivan’a geçip askeri ve
gerilla eğitimi alıp geri döndükten sonra bölgede terör, tedhiş ve
müslüman unsurlara yönelik katliamlara girişiyorlar. Ermenilerin 13
Haziran 1878’de Berlin Konferansı’na "Ermenistan’a ilişkin Proje"
sunması ve bu projenin olumlu karşılanmasından sonra içerideki terör ve
katliam eylemleri hızlandı. Ermeni Hınçak ve Taşnak örgütlerin düzenli
ordu haline dönüşmesi ve Rusya’nın "Şark Vilayetleri"ne yönelik emellerini açıkça ifade etmesi ve işgal hazırlıklarına başlaması üzerine burada toplanmış bulunmaktayız. Bölgede "Asayişin temini, Ermeni şaki ve katillerin tedip edilmesi ve Rus işgaline karşı" bu alayları kurma düşüncemi sizlerle paylaşmak istedim."
Padişah Efendimizin bu konuşması sonrası toplamda ondört kişilik
heyetten bir kaç paşa itirazlarını uzun uzadıya dile
getirdiler.Özellikle Ragıp Paşa son söz alarak konuşmaya başladı;
"Devletlü Padişahım ve değerli vüzera,kurulacak bu alayların ileriye
yönelik aksi sonuçlar doğrabileceğini,Kürtlerin silahlı bir güç
oluşturmasının sakıncalarını ne yazık ki görebilmekteyim.Devlet içinde
devlet kurmak gibi birşeydir bu..."
Konuşmasını
hararetle sürdürüyordu ki,Padişahımız elini kaldırarak susmasını
istedi.Karşılıklı müzakereler sonrası kararlar kayıt altına alındı.
Zorlu bir yolculuk sonrası çok uzun sürecek ayrılığın ayak sesleriydi
bu çalışmalar.Verilen emre göre;Müşir Zeki Paşa,ibrahim Paşa,Kerim Paşa
ve ben doğuya merkez Erzincan olmak üzere gidilecekti.Tüm hazırlıklar
eksiksik yapılcak,yanımıza alacağımız süvari ve levazım birliği ile yola
koyulacaktık.
***
Saraydan ilk defa bu kadar uzun
süreli ayrılıyordum.Yıllara varacak bir ayrılıktı bu.Devlet’i Ali
Osman’i için canım fedaydı.Ama Nurbanu'dan ayrı kalmak çok acı
veriyordu.Reşat Ağa’ya bu akşam ziyarete gitmeliydim.Daha önce durumu
Şehzade Burhanetin Efendiye anlatmıştım.Bana gülerek "İyi bir seçim"
demişti.Sonrasında eğer uygun görürlerse bu izdivaca ön ayak olmalarını
söylemiştim.Şimdi tam sırasıydı.Gideceğim bu uzun görev öncesi hiç
olmazsa içimde ki yangını biraz olsun söndürmeli ve huzur içinde
gitmeliydim.
Reşat Ağa’nın konağında curcuna
başlamıştı.Şehzade Burhanettin Efendi, zevceleri,kalfaları sarayın ileri
gelen paşaları ve zevceleri konağı hınca hınç doldurmuştu.Merasimle kız
isteme işlemi bitmiş yapılan törenle nişan ve nikah işlemimizi
gerçekleştirmiştik.Çok mesuttum.Nurbanu’nun gözlerinin içi gülüyordu.Ne
kadar güzeldi.Bakmaya kıyamıyor,elime aldığım ellerini hiç bırakmak
istemiyordum.Gözlerimin içine yalvarırcasına bakarak;
"Siz, bu göreve gitmek zorunda mısınız?" dedi.
Bütün
dünyası karanlığa gömülmüş biçare bir hasta gibi hissetim
kendimi.Beynimin içi karıncalanıyordu.Yıllarca beklediğimiz bu an çok
kısa sürmemeliydi.Bu durumu izaha çalışan ve masum isteğine bağlı olarak
sorulan bu haklı soruya ne cevap verecektim bilemedim. Düne kadar
yavuklum olan ve şu saat itibariyle dünya ahir eşim olan Nurbanu’nun
gözlerinin içine bakıyor ve susuyordum...
(
İsli Demlik-16- başlıklı yazı
Arzeni tarafından
30.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.