************************Yüreğimi aydınlatacak yıldız bekliyorum
**********************Feyz hazînesinin belleğini tarıyorum
*************************Anber kokulu “Söz Üstâdım” izini arıyorum
Noktalı yerleri doldurulamayan sorular kadar zordur yalnızlık
Umutları susmuş…
Çiçekleri solmuş…
Zihniyeti hüzün geleneğinde yana yana kül olmuş…
Tutku ülkelerine sefer eyleyen sızıların gölgesinde
Bölük bölük atmacalar kapmış üveyiklerimizi
Mektup göndermemiz başka bahara kalmış
Bülbüller terennüm eyleyememiş türkü makamındaki bestelerimizi
Neyransı düşler ülkesinde alabora edilmiş bir geminin kaptanı oluvermişiz
“Cumba’dan Rumba’ya “ taşımışız gâfillik yüklü şenliklerimizi
Tecrübelerimizin iflâsını seyretmişiz
Modern dünyanın anlatım bozukluklarında
Tüm yeteneklerimiz kurban edilmiş ukalâ bir ses akışına
Çıkış noktası aramışız romanların sevdâlı bakışlarında
Örnek olmayan hedeflerde tüketmişiz ürettiğimiz işlevlerimizi
Eleştiri yazılarının gölgesinde fıkra gibi yaşamışız düşüncelerimizi
Ne feryâdımızın nedenlerini anlatabilmişiz ne de vuslatı özleyen bekleyişlerimizi…
Şimdi…
Bir sohbet( ! ) havası içinde geçen günlerimizin kasırgasındayız
Mekân yüreğini yitirmiş
Olay güneş istiyor
Sevgiye hasret çocuklar gibi ürkek ve yalın
En “sonbaharındayız” hayatın
Bir ucunda kilometrelerce karanlık
Bir ucunda zamanın donan noktasındaki yalnızlık
Gündüzün tam ortasında doğmuş dolunay
Sükûn penceresine çevrilmiş elem yüklü yay
Gerisi tüh,vah,of,ayy…
Dursun Tiftik