Ramazan-ı Şerif bilindiği üzere Kur’an ayıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in bin aydan (83 küsur yıl) hayırlı olan Kadir Gecesinde indirildiğini biliyoruz. Ramazan sabır ayı olmakla beraber, aynı zamanda rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayıdır.
Tuttuğumuz oruçlarla nefsimizi maddi ve manevi kirlerden temizliyoruz. Yaptığımız ibadetlerin sevabı katlanıyor. Bu mübarek ayın bedenimize ve ruhumuza olumlu etkilerini saymakla bitiremeyiz. İbadetlere karşı daha bir duyarlı oluyor, merhamet ve yardım etme duygularımız artıyor.
Oruç ibadetinin bedeni olduğu kadar dini, sosyal ve ahlâki faydaları da vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.av) “Mide hastalık evidir, perhiz ise ilaçların başıdır. Her hastalığın kaynağı dolu midelerdir”, “Oruç tutan sıhhat bulur.” Sözleriyle bu noktalara dikkatimizi çekmektedir. Oruç bir ruh eğitimi, nefis terbiyesi, her sene devam eden, ciddî bir eğitim ve terbiye zamanı; geceli gündüzlü devam eden ruh ve beden çalışmasıdır.
İnsanın en büyük hataları, yanılgıları, yenilgileri, ayıpları, kusurları, suçları nefisten kaynaklandığı için senede bir ay onu terbiye için özel bir eğitime ihtiyaç vardır. Ramazan ayı geldiğinde, müslümanın kişiliğinde bir takım değişikliklerin olduğu gözlemlenmektedir. Bütün bunlar, oruç ayının getirmiş olduğu manevi havanın eseridir. Bu ay içerisinde görülen önemli bir sosyal olay da; diğer zamanlara nazaran işlenen suçların, içki tüketiminin, kumar ve benzeri alışkanlıkların önemli derecede azaldığıdır.
Oruçla ilgili olarak hadislerde bulunan ifadelere bakıldığında, orucun sayısız hikmet ve faydasının bulunduğunu görmekteyiz. Kısaca ifade edecek olursak, oruç ibadetinin kazandırdıklarından birkaçı şunlardır:
· Allah Teâlâ’nın (c.c) rızası ve sevgisi kazanılmış olur.
· Oruç tutarak aç kalan müslümanda şefkat ve merhamet duyguları gelişir.
· Oruçlu; açlığa, susuzluğa ve sıkıntılara karşı dayanma gücünü kazanır.
· Orucun ruhumuza olduğu kadar bedenimize de faydaları vardır.
· Ahlâkımızı güzelleştirir.
· İnsana sahip olduğu nimetlerin değerini öğretir.
Ramazan ayının böylesine eşsiz özellik ve güzelliği şu hadisle de dikkatimize sunulur: "Eğer insanlar Ramazan'daki özelliğini tam olarak farkına varabilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi!.." Samimi bir insan, Ramazan başında halis bir niyetle kendisine çekidüzen verir, geçmişindeki hataları, günahları artık bırakıp tam bir niyetle tövbe ederek Rabb'ine yönelirse, mazideki lekeleri silip süpürebilir.
Ramazan ayında daha çok okuduğumuz yüce kitabımızda (İsra Suresi 22–39) bizlere verilen çok değerli öğütlerden bir bölüm sunmak istiyorum. Günlük okumalarımda dikkatimi çeken, nefsimize uyarı, kulağımıza altın küpe olacağını düşündüğüm bu ayeti kerimeler inşaallah hayatımızın her anında bize yol gösterecek, yön verecektir. Bu ilahi kelamları sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Allah (c.c) ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.” (İsra Suresi 22. Ayet)
“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İsra Suresi: 23)
“Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsra Suresi: 24)
“Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.” (İsra Suresi: 25)
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.” (İsra Suresi: 26)
“Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.” (İsra Suresi: 27)
“Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.” (İsra Suresi: 28)
“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” (İsra Suresi: 29)
“Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.” (İsra Suresi: 30)
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsra Suresi: 31)
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsra Suresi: 32)
“Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, (c.c) öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.” (İsra Suresi: 33)
“Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.” (İsra Suresi: 34)
“Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.” (İsra Suresi: 35)
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra Suresi: 36)
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.” (İsra Suresi: 37)
“Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.” (İsra Suresi: 38)
“Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir. Allah (c.c) ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın (c.c) rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (İsra Suresi: 39)
Okuduğumuz bölümlerde tevhid inancına vurgu yapılarak Allah’ın (c.c) birliğine inanmayanların acıklı hali anlatılmakta, anne-babaya karşı görevlerimiz, iyi insan olma ve tevbenin önemi, yardım, israf cimrilik, cömertlik ve Rabbimizin Rezzak sıfatına işaret edilmektedir. Tatlı dil ve yumuşak üslup ile güzel konuşmamızın önemi, çocuklarımızın rızık endişesiyle öldürülmemesine dikkat çekiliyor, zinaya yaklaşmayın denilerek gerekli uyarı yapılmaktadır.
İnsan canının çok değerli olduğu, Allah’ın (c.c) verdiği canı ancak O’nun alacağı, yetim mallarının yenilmemesi, ölçü ve tartıda doğru olmamız, bilmediğimiz şeylerin peşine düşmememiz, kibirli olmamamız, kötü huyların sevimsiz şeyler olduğu vurgulanmakta ve bunların bizlere verilen hikmetler olduğu, bunlardan dersler çıkarmamız gerektiği söylenmektedir.
Dinin hedeflediği; temiz bir iman, iyi bir amel ve güzel bir huy değil mi? Ahlâkın ne kadar önemli olduğu ayetler ve hadislerde belirtilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” “İyi amellerin en değerlisi güzel huydur” “Sizin imanca en faziletliniz ahlâkça en güzel olanlarınızdır” buyurmuşlardır.
İnsanın en baş düşmanları şeytan ve nefsidir. Şeytana ve nefsine yenilmeyen her zaman kazançlıdır. İnsanın en mükemmel şekilde, şerefli bir varlık olarak yaratılmış olduğunu biliyoruz. Nefsine hâkim olan yüceliyor, nefsine esir olan aşağı derecelere düşüyor. Meleklerde şehvetsiz akıl, hayvanlarda akılsız şehvet, insanlarda ise hem akıl hem de şehvet vardır. Aklı şehvetine galip gelenler meleklerden daha üstün olurken, şehveti aklına galip gelenler Kur’an ifadesiyle “Belhüm Edal” hayvanlardan daha aşağı durumlara düşüyorlar.
Rabbim bizleri şeytan ve nefsine uymayan salihlerden eylesin. Rabbim bizleri Kur’an’ı okuyan, anlayan ve yaşayanlardan eylesin. Ramazan ayının nefis ve beden olarak arınmamıza sebep olmasını bizlere hayır, sağlık, bereket, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum. Âmin…