DOSTUMA MEKTUP VAR!
Sevgili Dost;
Bir Sonbahar akşamı rüzgârın sesiyle çağırdım seni, seher yıldızıyla gülümsedim yüreğine, en içten sevgilerimle döktüm kalemimin mürekkebini… Dostluğuna layık olup dostlar meclisinden yer ayırttım bize. En güzel masanın, en ihtişamlı kıyafeti sana ait. Mübalağa değil bu yaptığım senin dostluğundur benim en büyük hazinem. Ve ne çare gözümde yok dünyanın ziynetleri. Yaşanabilecek en güzel sırrım sensin dostum, manzarası güzel yerlerin fotoğrafları bizim dostluğumuzda gizli. Bir bahçenin en lezzetli meyvesi gibidir dostluğumuzun tadı. Şimdi gönlümden çıka gelen bu mektuptaki satırlarımı bir postacı misali yolluyorum, kokusu bizde gizli…
Sevgili Dost;
Bugün yorgun yazıyor kalemim, hayat sanki kalemimin ucunu eğri tutuyor. Bir sonbahar akşamının kışa dönüşü gibi hayat serüvenimiz. Küçüktük bir zamanlar hayatın sadece yaz mevsimini hissederdik yüreğimizde. Çünkü her şey şeker misali tatlıydı, büyüdükçe baharı yaşadık, yaşlandıkça kışı. Hayatın yükü ağır geliyor sanki senler geçtikçe. Tozpembe yaşanan öğle saatlerinde gecenin karanlığı da görünüyor artık. Biz büyüdükçe sorumluluklar büyüyor, büyüdükçe hayatın gerçekleri artıyor. Ruhumuza ağır gelen yüklerle karşılaşıyoruz bu hayatta. Hani küçükken düşlediğimiz harikalar diyarına benzetemiyorum artık. Bazı sorumluluklarımın bilincini büyüdükçe idrak edebiliyoruz. İnsanın bu hayatta aldığı yükler çok olsa da dostluğa karşı hiçbir şey engel olamıyor bize. Aslında yaşamaksa bu dünyadaki kanun en güzel yolu çizmekte bizde gizli. Yorgun olsa da bedenimiz solmuş ağaç misali, bir çift gülümsemeyle canlanıyor dallarımız. Sonra bir başka yaşıyor insan…
Sevgili Dost;
Bir ara gezerken bu civarlarda, gizlenmiş bir peçetenin içinde gözyaşlarını gördüm. Benden sakladığın bu peçete de dertlerini gördüm, içinde bana anlatmadığın belki de anlatamadığın sorunlarını gördüm. Sanki heybende sakladığın üzüntülerin vardı, yürekte yaşanan sancıların. Hayatta her zaman her şeyi paylaşamaz belki insan. O yüzden acılarına yüreklenerek yardım edebilirim dostum. Gönül hanemizde sırlarımızı tutup, hayata dik ve şuurlu devam edebiliriz Dostluğuna en iyi dostlukla karşılık verebilirim… İşte bizi biz yapan en büyük değer de bu olsa gerek.
Sevgili Dost;
Hani küçükken aldığımız pembe pabuçlarımız vardı ya onları hala saklıyorum. Çünkü onda bizim dostluğumuz gizli, onda anılarımız… Gün gelirde bir kız çocuğum olursa, bu pabuçları ona verip dostu ile olan gönül muhabbetini diye işlesinler üstüne, gezdikleri yerlerin fotoğraf manzaralarını hissetsinler, kısacası dostluğa dair bir şeyler bırakabilsinler onda tıpkı bizim gibi… Zaman geçer, günler geçer belki yollar ayrılır bir yerlerde herkes bilir ki, dostlar birdir gerçek dost gönülden muhabbet eyler, gözden ırak olsa da. Bu hayatta dost kavramını bir tek senden öğrendim ben, gerçek sevgiye, değere karşılık verip böyle yaşamanın lezzetini yalnızca sende bildim.O yüzden eğri tutulan kalemim bir tek sende dik duruyordu. Çünkü gerçek dostluğu kalemim dahi hissetmişti.
Sevgili Dost;
Şairin şiiri misali içimizde yaşanan;
Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardeş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş!
Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele
Şimdi son satırlarımın üzüntüsünü yaşarken, içimde sana dair aktaramadığım daha ne çok sözler var bilemezsin. İşte bizim hikâyemiz dostum! İşte bizim sevgimiz! Yaşanıla gelen en değerli anılarımızın kalemden dökülmüş hali! Sana güzel şehrin, manevi iklimini soluduğum sokaklarından sesleniyorum! Kimsesiz kaldığın zamanlarda, yalnızlığında kimi zaman gönül hanenden seslen bana. Bil ki dostun her daim yanında!...
Büşra GEDİK
Yazarın
Önceki Yazısı