Online Üye
Online Ziyaretçi
Bugün Nesir bölümü’nün neden az okunduğuna dair sitemiz anket sonuçlarını inceliyordum ki ağırlıklı yanıt “ tembellik “ olmuş. Açıkçası kendimizi bu açıklıkta eleştirebilecek bir sonuç da bana ziyadesiyle ilginç ve doğru geldi. Anket sorularını hazırlayabilmek de bir ayrı ustalık gerektiriyor tabii ki, yönlendirici olmamalı, olabildiğince tarafsız ve genel kabul görebilecek seçenekler oluşturulmalı vs. Örneğin bir tv sunucusunun “ proğramı beğendiniz mi “ yönündeki sorusu dahi ciddi yönlendiricilik içerir. Hemen beğeninin pozitif anlamını çağrıştırır bilinçaltımızda, “ program hakkında ne düşünüyorsunuz “ çok daha tarafsız bir format içerir gibi. Hele bir de işin içine sahiplenmeyi de dahil edip proğram değil de “ proğramımızı beğendiniz mi “ diye sorulursa alacağı yanıt zaten hemen hemen aşikardır. Bu çerçevede bakıldığında ben kendi adıma bizim anket sorularını çok çok yerinde ve sağlıklı buldum.
Sayfalarda bizi okumaya yönlendirecek üç temel belirleyici var bence ; ilki “ görünürlük “ yani sayfayı açtığınız zaman ilk göze çarpan bölüm ve bölümler, ikincisi “ nick “ yani kimin yazdığı, üçüncüsü “ başlık “ yani konuyla ilgili ön bilgi veren manşet diyelim. İlk ikisi konusunda yazan açısından yapılabilecek bir husus yok, sadece veri kabul edebilir. Ama üçüncüsü yani “ başlık “ tamamen yazarın tasarrufundadır ve ne ölçüde konu ile mütenasiplik arz ediyorsa, ne ölçüde güncel ve / veya ilginç ise ilk etapta o denli talep görür, ya da yanılıyorum benimki sağlıksız bir düşünce. Yazılarımın hangi zaman diliminde nasıl bir talep gördüğü ya da görmediğine dair elimde yeterince veri var. Buradan hareketle fikrimi uygulamalı olarak görmek istedim ama Sayın okuyanlarımı test etmek gibi bir sığlıkta değil elbette.
Efendim şimdi sözcük bulacağım diye kendimi zorlamayacağım zira bence bazı sözcüklerin yakın ikamesi yoktur. Siteden bir gerekçeyle ayrılmaya karar verip de – insani ve zaruri gerekçelere istinaden yazılan samimi metinler saklı kalmak kaydıyla – “ ben gidiyorum…veda ediyorum “ gibi ifadelerle yazı asanlara muazzam “ gıcık “ kaparım. Bence “ gıcık “ kapmak sözü tam oturuyor anlatmak istediğim meramıma. Gidiyorsan git kardeşim ne yazı asıyorsun, ilgi mi bekliyorsun, popülarite mi arıyorsun, aman yapma ları mı duymak istiyorsun, ruhunu mu tatmin edeceksin ? vs vs.
Başlık konusunun şiirde ne denli etkili olduğu ve merak uyandırma elastikiyeti hepimizin malumudur, bunda tabii ki şiirin göreceli anlamda kısa bir yazı türü olması ile başlığın da yapısı itibariyle sadece birkaç kelimeden oluşmasının yarattığı doğal ortak avantajın etkisi yadsınamaz.
Acaba nesirde de aynı ya da benzer mi ??
Hülasa bu yazımı ikili bir amaç için asıyorum, ilki “ düz yazıda başlığın ne ölçüde etkili olabildiğine dair belki sağlıklı belki sağlıksız “ düşünceme dair geri besleme alabilmek, ikincisi ise veda ile bildirimin tezatlığına dikkat çekmek.
Saygılarımla Efendim,
Mehmet Çağatay Ünlütürk
VEDA EDİYORUM
Ilık bir bahar sabahıydı bu yuvaya gelişim
İki kelimeyi konuşmaktan aciz şahsım için
Oldu zenginlik dolu şan dolu süper bir gelişim
Artık em es en başından göndermiyorum titreşim
Ama vakit geldi ayrılık zamanıdır ben kaçar
Hiç ısrar etmeyin nolur zorlaştırmayın vedamı
Bilirim ki bensiz sitenin hali naçar mı naçar
Gözlerim olası yorumlara yaşlarını saçar
Meal yedim şiir içtim sessiz zılmak olmaz bana
Yarın saat onyedide ayrılacağım bu kesin
Ey ahali duyun sesimi giderim yana yana
Belkim de ikna olur muyum ki çokçana yazana
Diye yazıp da yukarıdaki oniki satırı
Otuzdokuz yıl dokuz ay bilmem kaç gün buradayım
Giderem mi sandınız var yorumun kırk yıl hatırı
Hesap kitap tutmaz merkep addedersen bir katırı.
MCU