Ölümü Sınamalı İnsan

tırısta seyreden yelkovanların terkisinde 
bir andan başka ‘an’a duramaksız 
rivayetleri korkudan menkul 
o bir varmış bir yokmuş yolcukta 
bin kere kendini sınayan ölümü 
en azından bir kere de kendi sınamalı insan 

bir kere de olsa elveda diyebilmeli 
kırmızı ışıkların mütebessim çocuklarına, 
önlüklülere... 
nefesin yetmediği yerde vazgeçmeye esrik olmadan 
yarım bırakmaktansa bir şarkının nakaratını 
ölmeli insan 

annelerin kundaktaki hayale ördüğü patiklerin 
çorap söküğü kıvamında 
zamanın karanlık perdesinden soktuğu eliyle söküp bir ucundan 
mazurlaştırdıkça ölümü 
kendine en vahim ölümü örebilmeli insan 

örneğin Boğaz'da sınamalı bir gece vakti 
iki uzak kıyı arasına yaymalı 

dünyadan geçen koca geminin sireninde 
hiçliğe duyduğun özlemi besleyen kulaçların gücü tükenedursun 
durmalı o an seyre konu film ki 
sevgilin gül kurusu mantosunun içinde 
çıkagelebilmeli zamanın “fi” yerinden 
yarım kalan nakaratı tamamlamalı kulağına 

sonra ince belli bardaktaki illizyona öykünmeli 
transparan içliğini sıyırıp ince belini kırdıran şerefin gibi 
kırabilmelisin orta yerinden kendini 

işte böyle! 
bir yarım ömür omzuna yüklenen ağırlığın omzuna yükleyebilmeli tüm ağırlığını 
ve sarkıtmalı yavaşça insan hiçlik kuyusuna o sahte varlığını.
 

                                                       Mehmet Dokumacı

( Ölümü Sınamalı İnsan başlıklı yazı Zangoç tarafından 4.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu