( Uhud Şehitlerinden, Can Şehidlerim: 9 )
Mus’ab bin Umeyr (RA)
Kureyş’in asil ve zengin ailesinden,
Zenginliği hem babadan, hem annesinden,
İtibar görürdü o aile, Kureyş’ten,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Mus’ab bin Umeyr, rahat bir hayat yaşardı,
Putun faydası olmadığına inandı,
Umeyr aklı selimdi, putlara tapmazdı,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Nazik, kibar, güzel yüzlü, yumuşak huylu,
Son derece zeki, bilgili, orta boylu,
Konuştuğu zaman çok güzel konuşurdu,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Mekke halkı O’na gıpta ile bakarmış,
Mus’ab bin Umeyr bolluk içinde yaşarmış,
Annesi de O’na gözü gibi bakarmış,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Duymuştu Erkam’ın evinde var toplantı,
Gidip hemen o toplantıya katılmıştı,
O gece Resûlullah’a bey’at yapmıştı,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Mü’min olduğu anda hayatı değişti,
Fakirlik aldı zenginliğin yerini,
Malı, elinin tersiyle kenara itti,
Dünya nimetine aldanmayan Mus’ab’ım.
Mü’min olunca ailesi eza etmiş,
O, ailesinden pek çok işkence çekmiş,
Mus’ab, evin mahzenine hapis edilmiş,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Günlerce aç ve susuz bıraktılar O’nu,
Yakıcı güneş altında tuttular O’nu,
İşkenceye rağmen değiştirmez yolunu,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Zulmedenlere haykırmış, Allah adına,
Demiş; “Tapılacak yoktur Allah’tan başka”
İki kez hicret etmişti Habeşistan’a,
Dünya nimetine aldanmayan Mus’ab’ım.
Hz. Muhammed; O’nun için övgü dizmişti,
“Mus’ab’ın saçları da kıvrım kıvrım idi,
Mekke’de Mus’ab’tan güzel yoktur” demişti,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Hicret dönüşünü Hz. Ali anlatmakta;
“Oturuyorduk, Mus’ab geldi bu arada,
Yoktu yamalı elbiselerinden başka,”
Dünya nimetine aldanmayan Mus’ab’ım.
Resûl O’nu görünce gözleri yaşarmış,
“Mus’ab malı mülkü İslâm için terk etmiş,
Allah’ın nurlandırdığına bakın” demiş,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Akabe bey’atı’nda Medineliler var,
Rasûlullah’tan bir istekte bulunurlar,
Hz. Muhammed’de bu isteğe hoşça bakar,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Hz. Muhammed, verdi O’na kutsal görev,
“İnsanlara öğretmek, yapacağın ödev,
Sakın ha yılma, dolaş Medine’de ev ev,”
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
Mus’ab ki; Medine’de anlatmaya başlar,
O’ndan öğrenmekte ileri gelen zâtlar,
Vardı düşman gelen baş, dost giden ayaklar,
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
Useyd bin Hudayr, kuşanıp gelmiş kılıcı,
Sa’d bin Ubade, yüreğinde kin ağacı,
Sa’d bin Muaz da, hınçtan onlardan kalmazdı,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Elinde kılıçla geleni hoş karşılar,
Hışım ve hınç içinde gelmiş olan başlar,
İkna olup hoşça oradan ayrılırlar,
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
En hain olanlar bile O’ndan hoşlanmış,
“Önce bir dinle, sonra boynumu vur” dermiş,
“Öldüreceksen karşı gelmiyorum,” demiş,
Dünya nimetine aldanmayan Mus’ab’ım.
O büyük sahabeler O’ndan ders almıştır,
Umeyr’in sayesinde secdeye varmıştır,
O’nun derdi ve davası, tek hakikattir,
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
Mus’ab’ın irşadıyla Medine coşmuştu,
Böylece pek çok kişi Müslüman olmuştu,
O Mus’ab ki; her gün ev ev dolaşıyordu
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Medine’de İslamiyet böyle yayıldı,
Sa’d evinde ilk Cuma namazı kılındı,
Mus’ab bin Umeyr de bu namazda imamdı,
Hz. Rasûlullah sancaktarı can Mus’ab’ım.
İkinci Âkabe Bey’atı yapılmıştı,
Mus’ab bin Umeyr’de Medine yanındaydı,
O, Resûlü hicretinde karşılayandı,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Mus’ab, Bedir Savaşı’nda sancaktar oldu,
Düşman üzerine korkusuz varıyordu,
Yiğidin önünde düşman duramıyordu,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Uhud Savaşı’nda yine sancaktar olmuş,
Mus’ab, Resûl yanından hiç ayrılmıyormuş,
Hz. Resûle saldırana karşı dururmuş,
Hz. Rasûlullah sancaktarı can Mus’ab’ım.
İki zırh giydiğinden Resûle benzermiş,
Kamia O’nu Muhammed sanıp dikilmiş,
Mus’ab bu adamı İslâm’a davet etmiş,
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
Mus’ab’ın hayatı dini tebliğle geçti,
O Uhud’ta elinde kılıçla cenk etti,
Melekler bile Mus’ab’a gıpta etmişti,
Hz. Rasûlullah sancaktarı can Mus’ab’ım.
Müşrik İbn-i Kamia’ya karşı durur,
Zalim müşrik kılıcıyla Mus’ab’a vurur,
Mus’ab bin Umeyr’in sol kolunda can yoktur,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Sancağı sol eline almıştı o güzel,
Mus’ab şevkle Kur’an’dan okumakta ayet,
Al-i İmran’ı okuyarak eder davet,
Hz. Rasûlullah sancaktarı can Mus’ab’ım.
Kamia sol omuza kılıç indirmiş,
Yiğit Mus’ab’ta iki kol böylece gitmiş,
O, sancağı sinesine basıp dikilmiş,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
İbn-i Kamia Mus’ab’a kılıç indirir,
O Mus’ab’ın başı bedenden gidiverir,
Kamia O’nu öldürdüm diye sevinir,
Şahadet şerbetini içmiş can Mus’ab’ım.
Mus’ab suretinde melek sancağı almış,
Sancak elinde düşmanın içine dalmış,
Resûl isteğiyle sancağı Ali almış,
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Bir kılıç darbesiyle yere düştüğünde,
Bir melek savaşmıştı, Mus’ab suretinde,
Uhud’ta yatar, Hz. Mus’ab kanlar içinde,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Resûl ve arkadaşları Mus’ab’a bakar,
Mus’ab’ın güzel kollarını koparmışlar,
Allah aşkıyla yanan başı ayırmışlar,
Şahadet şerbetini içmiş can Mus’ab’ım.
Mekke zengini olan bu yiğit genç Umeyr,
Kefensiz olarak kabul etmişti kabir,
Vücutta kaftan, ayaklarında ot vardır,
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Dünya nimetine aldanmayan Mus’ab’ım.
Güzel yüzlü, sevdalı Mus’ab bin Umeyr’im.
Medine muallimi, yiğidim, Mus’ab’ım.
Hz. Rasûlullah sancaktarı can Mus’ab’ım.
Şahadet şerbetini içmiş can Mus’ab’ım.
Sana binler selam olsun canım Umeyr’im.
Rabbim Mus’ab aşkı ver şu paslı gönlüme,
Şeb-i Aruz olsun, dost gelsin düğünüme,
Kamia’ları yolla Cehennem dibine,
Bize şahadet aşkı nasip et Allah’ım.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
İKİ HADİS:
1- “Sakın şehitler için ölü demeyiniz.”
2- Rasûlullah der ki; “ Allah’ın Resûlü de şahittir ki; siz kıyamet günü Allah’ın huzurunda şehit olarak haşrolunacaksınız.” Sonra yanındakilere dönerek: “ Bunları (şehitleri) ziyaret ediniz. Kendilerine selam veriniz. Allah’a yemin ederim ki; kim bu dünyada selam verirse, kıyamette bu aziz şehitler kendilerine mukabil selam vereceklerdir...” buyurmaktadır.