Şu üç harfin içine neler sığdırılmaz ki...Yazmaya kalksanız yazamazsınız.
Çizmeye kalksanız çizemezsiniz.
Salt bir sözcük olarak değerlendirilseydi bile, kulağa ne kadar hoş gelirdi
düşünsenize.
Hatırlayın bazen bıyık altından güldüğümüz eski Türk filmlerini.
Aslında ne de güzel anlatılırdı "Seslendirme sanatçılarının konuşmasıyla"
dalga geçtiğimiz ama halen reklamlarda bile reyting amaçlı kullanılan o
karelerde aşk.
Herkes farklı düşüncelerle değişik şekillerde yorumlayabilir aşkı:
Kimine göre, sadakattir. Kimine göre tutku, irade, hatta kimine kimine göre
acı çekmektir.
Bence aşka bilimsel yönden, ya da mantıksal yönden bakmamak lazım.
Çünkü bu güzel duygunun ne bilimselliği olur. Ne de mantığı vardır.
Zaten mantıklı olmaya kalkarsanız bunun adı aşk olmaktan çıkar.
En büyük zenginliktir aşk. Neden mi? Trilyonları olan, refah içinde yaşayan.
Sonunda bu dünyadan göçüp giden kaç kişinin adını hatırlıyorsunuz.
Oysa halen Leyla ile Mecnundan, Kerem ile Aslıdan, Ferhat ile Şirinden
Onların büyük aşklarından bahsedebiliyoruz ve isimlerini bir birinden ayırmadan
söylüyor, hiç unutmuyoruz.
Aşk metafizik bir şey olmadığı gibi kesinlikle sıradan bir kavram olarak da
anılamaz.
Eğer aşıksanız kendinizi bazen çok güçlü, bazen çok zayıf hissedersiniz.
Uzaktaysanız bir birinizle ve geceleri uyuyamıyorsanız. "Neden uyuyamadın
sen dün gece" diye sorduğunda, seni düşündüm diyebiliyorsanız. Bu çok
samimi bir itiraftır.
Her ilişki aşk değildir elbette. Partnerinizin gözlerine baktığınızda içinizden
bir şeyler koptuğunu hissediyorsanız. Sesini duyduğunuzda ruhunuzu bir
sıcaklık sarıyorsa ve ondan ayrı geçirdiğiniz dakikalar sizin için işkence oluyorsa
aşıksınız.
Aşıkların tüm uzuvları kalbindedir Kalbinizle görür, kalbinizle duyar, kalbinizle
güler, kalbinizle ağlarsınız.
Kalbin, akla hakim olup oradan gözünüzü, kulağınızı, tüm uzuvları kapladığı an
aşk bütün genleri ve hücreleri kuşatmış demektir.
Gerçekten aşık olduysanız ilk görüşte seversiniz. Eğer veda zamanıysa son
görüşte de halen sevmeye devam edersiniz.
Mecnuna dönen Kays çöllere düşmüşse. Ferhat dağları delmiş, Züleyha Yusuf
için kendini derbeder etmişse okuyup dinlediklerimiz efsane aşklardır.
Ama günümüzde nerede böyle aşklar diyerek sıyrılamayız işin içinden.
Çünkü çağ ne kadar değişse de. Teknoloji ne kadar ilerlerse de.
İnsanlar ne kadar makineleri aratmasa da. Hiçbir değişim, hiçbir teknoloji
aşk denilen bu duyguyu yüreklerden söküp atmaya yetmez.
Yetmişli yıllarda çevrilen Love Story (Aşk Hikayesi) isimli, altı dalda Oskara
aday gösterilen romantik ve dramatik filmde hafızalarımızdan silinmeyen bir söz
vardı. "Aşk hiç bir zaman pişmanlık duymamaktır."
En büyük zenginlik olan aşk bir teslimiyettir. Sorulara kapalıdır.
En önemlisi aşk karşılıklı güven duymaktır.
Aşkla kalın, esen kalın…
(
Aşk… başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
18.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.