Tüm
Çırılçıplak kalmışken
Bir düş kadar griyken
Solmuşken soğuk kış geceleri kadar
Siyaha boyandım.
Tüm gelişlerim sana kadardı,
Gidişlerim yine sana.
Şiirlerimin en üstünde ayırdığım kıtalarım
gibiydin,
En başta anardım seni
Yine seninle biterdi şiirler.
Anlatamadıklarım kadardın
Bana gelmelerin kadar.
Gelmesen de bir hayalle gelirdin odama,
Seni her şeyden ayıklayan ben
Bir zamana takılıp kaldım.
Ayılamadım senden sonra,
Ayrılamadım.
Akrepten,
Yelkovandan.
Saniyeler hep peşimdeydi.
Ben hep geç kalışları yaşıyordum.
Otobüse son anda yetiştiğim hayat
Beni sana yetiştirmekte pek de cömert
davranmamıştı.
Dersine geç kalmış öğrenci mahcubiyetiyle kapında,
Zilin çalmasını bekledim,
Ellerimde şiirler.
İçim de hevesle.
Zil çalmadı hiç,
Çalsa da sen çıkmadın girdiğin o sınıftan.
Bekledikçe siyaha boyandım
Şimdi karanlığa yakın zamanlardayım.
Sensizlik en güzel bu renkte anlatılır,
Gece gibi,
Soğuk gibi,
Buz gibi,
Kesik gibi.
Koskoca bir boşluk şimdi her şey,
Baktığım ayna bile boşluk.
Geç kalışlarımı bir hayata sığdıramayan zaman
Geniş bir boşluk yarattı bende.
Baktığım aynalar kayıp
Zaman kayıp
Kendime bile kayıbım.
Bir derslik zaman dilimi yetecekti bizi
buluşturmaya
Bir sıra, bir masa,
Bir mutluluk düşlemiştik, bir ömür kadar.
Ders almakta mı geciktik?
Derse mi geç kaldık?
İkisinin farkı yoktu birbirinden.
Şimdi bir ölümlük siyah zaman var,
Çoğul bile değil zamanlarımız,
Biz olamadığımız zamandan beri.
Ders yok,
Masa yok,
El ele tutuşacağımız sokaklar yok,
Oturacağımız bank da yok.
Geç kalışlarımız var.
Kaybettiğimiz zamanlar,
Ve kocaman boşluk.
Yazarın