Bir Eylül Sabahıydı
Bir eylül sabahıydı
Evrenin pislikleri
Çöktü üzerime
Her tırnağım da
Oligarşinin izlerini bırakıp
Çektiler kan kokan nefeslerini...
Şafak türküleri yükseldi
Dar ağacına giden yollarda
Anneler çığlık çığlığa
Yanıyordu evlatlarına
Kaybolan çocukların
İzlerinden habersiz...
Kirletmeyin şafak türkülerini
Göstermelik davalarınızla
Kolaysa bulun o çocukları
Güneşe gidebilir misiniz onlarla
Sansür yemiş hayallerimiz
Sizinle mi kalkacak ayağa...
Özgürlük diye haykıran
Gözleri susmuş çocukların
Günahına girmeyin
Medyatik olma uğruna
Daha fazla küçülmeyin
Küçücük akıllarınızla...
" Ekmeğe doymak için
yürüyen açlık orduları"
Doydular sayenizde
Şimdi el pençe divanlar karşınızda
Kırıldı kalemleri
Maharet sizde...
Ama halen
" kıldan ince kılıçtan keskin"
Köprülerde yürüyenler var
ayakları kan içinde"
Dönenlere inat
Dönmemecesine...
Memleket kokan avazlar da
Yürekleri zengin
Kalemleri keskin
Tırnağına gelmese de;
Nazım tadında
Ufukları engin...
"Tezek kokularından geldim ben, yudum yudum içtim Anadoluyu...
Tahta kurusu kokan içkilerle kadeh tokuşturmadım."
Ve tayın kokan ellerim kelepçede.
Mehmet Fikret ÜNALAN
(
Bir Eylül Sabahıydı başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
29.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.