CHP, Mustafa
Kemal Atatürk sonrası her ne hikmet se, birkaç iktidar döneminin dışında hep
muhalefette kaldı. Muhalefette kaldığı sürenin uzunluğundan çok bereketsizliği
benim ilgimi çeken.
Sanki esas amaçları ülkenin yönetimine talip olmak değil de, ülkenin kargaşa
ortamına düşmesinden nemalanmak gibi bir gayretin içinde bocalayıp duruyorlar.
Aslında iktidarı beceremeyeceklerini Cumhuriyet tarihi boyunca bir kaç kez kanıtladılar,Her
iktidar veya ortağı oldukları dönemler de ülke çok acı sonlar yaşadı.İdamlar,darbeler,komplolar
gibi.
Artık
böyle bir beklentimiz yok onlardan ancak içlerinde öylesine cevval, öylesine
söylediği göz ve gönül dolduran gençler var ki (ENVER ARSEVER )gibi, onlar bari
bu yaşlı köhne zihniyetten kendilerini kurtarıp, ülke için güçlü, yaptırım gücü
olan, proje üreten, alternatifler sunan bir oluşuma yönelseler diye dua
ediyorum kendimce, karınca kararınca.
Bazen bir çıkış, farklı bir ses yükseliyor CHP koridorlarından, ama çok
geçmeden kendi sularında alabora ediyorlar onu zaten. Mustafa Sarıgül dedim, hooop,
küme düştü Deniz Baykal’ın çelmesiyle. Üniversitelerden ithal ettikleri bürokratlar var, şimdi dişe dokunur
projelerle çıkarlar artık halkın karşısına dedim, hooop Profösör iki laf etti
sonunu getiremeyeceği, AKP nin oyları %15 arttı,belki daha da fazla. Çok
sayısal değerlere takılmıyorum zaten.
En
son Kılıçdaroğlu boy gösterdi, CHP’nin halk cephesinden, halk cephesi diyorum,
zira CHP halka tepeden bakmayı ilke edindi pembe köşkten bu yana. Kılıçdaroğlu
halkın içinden geliyordu, fiziksel ölçüleriyle de normal yurdum insanıydı.
Dedim ki “işte nihayet CHP halka yüzünü çevirecek, halkın ihtiyaçlarını göz
önüne alarak siyaset yapacak, çözüm önerileri sunacak, İKTİDAR PARTİSİNİ SÖYLEMLERİYLE,
PROJELERİYLE, KARİZMASIYLA ZORLAYACAK, ne gezeeer. Ne zaman iktidar partisi
yeni bir yasa teklifi sunsa, ne zaman barışa yönelik bir adım atsa, üzerinde düşünmeden,
irdelemeden tu-kaka ilan edip öncülerini hiç aratmadı maalesef.
AKP’li
falan da değilim ben aslında, hatta beni temsil edebileceğini umut bile
etmiyorum artık hiçbir partinin. Ancak sıradan bir vatandaş olarak şunları gözlüyorum.
Torpil bulmadan hastanede muayene olabiliyor, kuyrukta bekleyip, profösörlerin
muayenehanesinde para ödemiş ayrıcalıklı hastaların tetkik, flim, emar gibi
işlemlerde önüme geçmesinin engellendiğini görüyorum. Doktorlar tarafından her
vatandaşın “adam” yerine konulduğunu biliyorum. Her çaresiz vatandaşa ilgili
birime ulaştığında çare olunduğunu görüyorum. Engelli çocuk annesi ve öğretmeni
olarak engellilere yönelik devrim niteliğinde pozitif ayrıcalıkların
sunulduğunu yaşayarak biliyorum. Hatta down sendromlu kızım muayenesi bittikten
sonra ”anneciğim iyiki engelliyim, hiç sıra beklemedim” diyecek kadar kendince
farkında, olumlu değişikliklerin. Başımı şu anda örtmüyorum ama dört sene önce
Haydar Paşa GATA da gaz zehirlenmesinden ölen yeğenlerime ağıt yakarken başımda
örtüye saldıran askeri personelin ki ,o günkü nöbet kayıtlarına bilhassa
geçmesini sağladım, vesayetinden kurtulduk. Artık o güvenle askerime, orduma
yeniden dua etmeye başladım.
Kısaca iyi ve güzel değişiklikleri yaşıyorum inkâr etme şansım yok.
Ancak endişelerim de yok değil. Endişelerim ise AKP nin alternatifsiz iktidara
oynamasından dolayı ,varsa eğer zihinlerinin gerisinde bir “b” planı işte o
zaman “yandığımızın resmidir” demekten de alıkoyamıyorum kendimi.
“Kendim içinse namerdim, içenin
halini görün de siz içmeyin diye içiyorum” demiş ya Bektaşi. Ben de CHP için
değil ama bu ülkenin refahı ve huzuru için kendisini, iktidarı geçtim ama güçlü
bir muhalefet olma yolunda yenilemek üzere atağa geçmeli diye düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu ile ilgili zayıf da olsa biraz umudum vardı hala. Âmâ yeni
çıkarılan yönetmelikle ilgili söylemlerinden de anlıyorum ki, O bu ülkenin
geleceğine talip olacak çapta birisi değil maalesef. Bir muhalefet partisi ki
halka talip olduğunu söylüyor her fırsatta, okullarda kılık kıyafet serbestîsi
getiren yönetmeliğe, bakın nasıl tepki gösteriyor ”çocuklar tek tip kıyafetle
yoksulluklarını veya zenginliklerini kamufle ediyor ve ayrımcılık yaşanmıyordu aralarında,
şimdi zengin yoksul çok belli olacak ve sınıf farkı çocukların psikolojisini
bozacak” Sayın Kılıçdaroğlu hiç değilse halkın karşısında konuşmayı planladığında,
sosyologlarIarınızdan psikologlarınızdan görüş alın lütfen.
Zenginlik ve yoksulluğun giysilere ilk yansıması ayakkabı ve kabandadır.
Şapkalarına, berelerine, eldivenlerine bir bak çocukların. Nasıl da anlaşılıyor
ekonomik durumları. Üstelik çocuk saflıklarıyla daha kolay kaynaşıyorlar o
çağlarda çocuklar. Bu yönetmelikle, ikinci yıl kardeşlerine bile kalmayan ve
her yıl okul idarecilerinin inanılmaz getirimler edinmesine yol açan forma
değişiklikleri halkı bezdirmişti. En azından haramı helali ayırmayan kesim, bir
kravattan, bir kol düğmesinden köşeyi dönemeyecekler.
Ama sahiden bu ülkenin yararına bir kaygıyla muhalefet yapmaksa niyetin,
bu yönetmelikle başörtünün, sakalın, çarşafın mahalle baskısı konumuna
gelebileceği endişesiyle muhalefet et ve bu korkunun paranoyaya dönüşmemesi
içinde yeteneğiniz varsa alternatifler, çözümler sunun.
HA
neden CHP’ye taktığımı soruyorsanız, “neden MHP değilde CHP’yle aklını bozdun “diyorsanız
açıklayım. Yıllarca “Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti” diye
bayrak sallamışken, iktidarın ortağı olduğu dönemde, Abdullah Öcalan’ın
asılmasını önleyen,” hadi bir umut daha” diye galeyana gelmişken MHP gençliği,
iktidarı uçkurlarına feda eden bir MHP ye veda edeli ben, çok sular aktı diye
düşünüyorum köprünün altından.
Bu ülke vatandaşlarının yaklaşık yarısı hala
farklı alternatifler bekliyorsa, AKP ye CHP’nin alternatif olamayacağını
bilsinler ve rotayı başka bir yöne çevirsinler ki umutlar için başka baharlar
kalmamıştır.
CHP taraftarları da ne yazıkki aynı
bağnazlıkla hala aynı tastan su içimeye çalışıyorlar.Hadi artık,uyanın ve arayın.Kılıçdaroğlu bu ülkeyi
temsil edecek çapta değil,hiç değilse,evet hiç değilse güçlü bir muhalefet
olabilmek için değişin ve değiştirin yönünüzü.Cesaret biraz, kim bilir belkide
Doğu Periçek’tir adresiniz,ne bileyim, belki de Mustafa Sarıgül veya hiç olmazsa tekrar Deniz Baykal.