Şehrini ateşe verdim bugün,
Türküler azmettirdi…
Yine de gözlerim seni arıyor.
Çehrende göremiyorum dokuz urganın,
Onurlu kavgasını.
Ufuklara mıhlanıyor bakışlarım.
Müebbete hüküm giymiş şafakta,
Prangalı sevdasını arıyor.
Olur olmaz herşeye ağlıyorum.
Kül tablasında bıraktığın izmarite ,
İçtiğin suyun bardağına,
Okunmayı bekleyen şiirlerime,
Yakılmayı bekleyen gemilerime,
Ahım oluyorsun.
Ahdım oluyorsun .
Haberin yok,
Yavaş yavaş ölüyorsun.
*******
Acımsı,
Utanmaz,
Ve isyan kokan yakarışım,
Yurdundan sürülmüş bir destanı uğurluyor.
Sağ omuzum, sol omuzumla savaşıyor.
Ok hızıyla geçiyor sayfalardan atlarım;
Soluk soluğa,
Kan ter içinde varıyor menzile .
sadece hayallarimde geziniyor soylu gürültüleri.
Lakin,
Adımı sanımı unuttum bugün.
Haberin olsun,
Şehrini ateşe verdim bugün.
********
Mahpus gözlerimde gezinen,
Sıra dışı, kavruk bir hayalsin işte.
Ötesi ziyan…
Ey Kök Tengri!
Yağdır taşlarını da dolsun okyanuslar.
Yunuslar karaya vurunca saracak pişmanlık.
Vakit kıyametim…
Yavrusunu yiyen aslanlar sardı beynimi.
Kaplumbağalar kabuğunu terk ett.i
Kimine ölüm getirdi gidişin,
Kimine düğün...
İşte bu yüzden,
Şehrini ateşe verdim bugün.
**********
Yazdığım şiirlerde nergisler olsun isterdim.
İsterdim ki masum bir çocuk okusun hepsini.
İsterdim ki vuslat olsun,
Biz olsun.
İntihar eylemcilerinin leşi değil,
Yasemin akşamlarının ressamı olsun.
Olmadı gitti işte...
Alnımdan ağlayan hilal yıldızlı bere,
Dilimde Turan şarkıları,
Bahçesaray yolunda kafa tokuşturanları sayıyorum.
Sarkık bıyıklarında asılı kalmış Arvasi umutları,
Taş medrese iniltilerine benzemiyor sesleri.
Başları önlerinde,
Omuzları neden dik ?
Keyfim kaçıyor, “ sevemedim ülküden başkasını” dediklerinde.
Dilaver Cebeci süzülüyor yanaklarımdan,
Düşüyor ırkçı manifestoların avuçlarına.
"Susun" diyorum..
Susun ve adımı bana bırakın.
Tüketmeyin beni!
Yurdumu tüketmeyin!
İsyankarlığım bu yüzden belki de,
Belki de bu yüzden mazlum yakarışım.
*
Yıkık bir caminin avlusunda görüyorum seni hep;
Kalabalığın içinde parlayan bir ay aksi gibi.
Minareden yükselen gök gürültüsüyle irkiliyor zambaklar;
Kendini adamdan sayanlar sağırmış meğer.
Zaman, dilsiz…
Mabetler gibi,
Şehirler gibi…
Ve artık canım yanmıyor eskisi kadar.
Kıyametimi kucaklıyorum delikanlıca.
Çünkü,
Şehrini ateşe verdim bugün.
********
Cüzdanındaki resmim yalan söylüyor.
Gülen yüzümde infaz edilen, koskoca bir gençlik.
Şimdi afillisinden çiz beni sehpalarına.
Üstümde simsiyah bir gelinlik,
Kan revan içinde söylüyorum marşımızı.
Halil Esendağ geliyor birden aklıma…
Benim musallama uzanmış,
Kaskatı, düğün telaşında…
Ak alınla gidemediysem eğer,
Ak kefenle de gidemem Yusuf yüzlülerin otağına.
Haydi çiz beni duvarlarına.
Solmuş sloganlarımın rengine dök tenimi.
Öleyim…
Ve her şeye rağmen gülümseyeyim.
Keşiş düzenine inat,
Düzen ki bir garip yalnızlık sıçraması,
Bir fahişenin kezzapla yıkanışı.
Şiir : Okan KİLİT - Ülkü GÜVEN
.