gecedir uzak bir göğün altında eteklerinde iyot kokusu soluyor gömme balkonlarda
tırnak diplerinde kalan toprakta boy sürmeyen umutlar emekçi vardiyaların tezgahında dökülürken aynı kalıba
çığırtkan martıların arasından havalanan allı turna yorgun selamlar topluyor sabahçı kahvelerinin tahta masalarından
''eğer bizi sual eden olursa boynu bükük benzi soluk yar söyle''
...
efkar yüklü kervanlar geçer yüreğinden göğsün tül perde görünüyor hiç bir terazinin tartmadığı gri tondaki hüzünler
dışın esrik bir taverna için acılarla durmuş halaya billur akşamlarda sıra servilerin söylediği sevda türkülerini unuttururcasına
kambur dünya eğildikçe yükseliyor insan beton binalara öykünen kalpler soğuk belkide buzdan
oysa toprak toprakta çürüyen başak bekler gözlerinde yağmur taşıyanları
kapkara zaman ağarırken saçlarında sitemli yalnızlıklar tüter iç içe geçmiş evlerin bacalarında ergen çağına varmamış çocuklar en güzel masallarımızı satıyor bu kentin mor ışıklı sokaklarında
kalk gidelim güneş çoktan yürümüştür ovalara dağlarda gün batmadan gidelim
ağulu bal olsada kınalı ellerde süzülen kurtlar sofrasında aç kalkmadan gidelim günden esirgediğin atlas tenini hoyrat karanlıklar yırtmadan gidelim
kalk gidelim yorulmadın mı ölüp ölüp dirilmekten kalk n'olursun bir defa ölmek için gidelim
( Kırmızı Kiremitli Ev başlıklı yazı Seyran tarafından 21.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.