(Şehitlerim. Can şehitlerim 68 )
(H. 37’de Sıffın Savaşı’nda şehid düştü)
Veysel Karn’i (Karani) RA
O’nun gerçek ismine; Üveys bin Amr denir,
Yemenli olup, Karn’i diye de bilinir,
Doğduğu yer olan Karn’e nispet edilir,
Veysel Karani diye meşhurdur Üveys’im.
Köyünde doğup büyüyen Üveys-i Karn’i,
Hz. Peygamberi görmeyi çok istemişti,
O’nu göremediğinden sayılmaz sahabi,
Tabiin büyüklerindendir Üveys’im.
Peygamberin risaletini köyde duydu,
Resulü görmeden hemen Müslüman oldu,
Râsûlullah’ın aşkıyla yanıp tutuştu,
Annesinden izin alamayan Üveys’im.
Annesi ki; ateşler içinde yatmakta,
Üstelik annesi, hem hasta, hem de âmâ
Oğlunun Muhammed aşkına ağlamakta,
Deve çobanlığı yapan Veysel Karani’m
O’nun annesinden başka yoktu kimsesi,
Vaki değil, çoban ücreti istemesi,
Meşhur denir, O’nun azla yetinmesi,
Ne verirlerse razı olandı Üveys’im.
O’na bir zaman, mecnun gözüyle bakmışlar,
O’nun gönlündeki aşkı anlamamışlar,
Üveys’in haline de acıyıp yanmışlar,
Kendini halktan gizlemiş olan Üveys’im.
Hz. Râsûlullah, Yemen tarafına dönmüş;
“Yemen’den rahmet rüzgârı esiyor” demiş,
“Üveys ki, Tabiinin hayırlısı” demiş,
Cafer-i Sadık’tan sonra olan Üveys’im.
İslâm Ümmeti’ne şefaatçi kılınmış,
Hz. Râsûlullah, ölmeden vasiyet yapmış,
Hırkası da, Üveys-i Karni’ye salınmış,
Baş gözüyle Resulü görmeyen Üveys’im.
Peygamber aşkıyla ömrü boyunca yandı,
Her hali ve sözüyle nasihatler yaptı,
O, Hacc farizasında Medine’ye vardı,
Resul türbesinde bayılandı Üveys’im.
Hz. Ömer ve Hz. Ali, Kûfe’ye gitmiş,
Hırka-ı Saadeti de Üveys’e vermiş,
Muhammed “Ümmetime dua etsin” demiş,
Râsûlullah vasiyetine uyan Üveys’im.
Üveys, Hırka-ı Şerif’i hürmetle aldı,
Yüzüne-gözüne sürüp, öpüp kokladı,
Az ileriye gidip, onu yere yaydı,
Ellerini açıp dua eden Üveys’im.
“Ya Rabbi! Bu aciz kuluna şeref verdin,
Ömer ve Ali’yle kokusunu gönderdin,
Sen Muhammedi’ni has kulun diye sevdin,”
Diyerek gözyaşı döken Veysel Karani’m.
“Rabbim! Ümmeti bağışlamadıkça giymem,”
“Yarısı” diye nida gelmişti göklerden,
“Rabbim! Hepsini affetmeni isterim ben,”
“Ah” çekerek ağlayandı Veysel Karani’m.
O hırka; İrisan beylerine kadar geldi,
Bin altı yüz on sekizde, Osman’a verildi,
Hırka-ı Şerif Camii’nde hep sergilendi,
Her sene Ramazan’da çıkarılır Üveys’im.
Üveys, Hırka-ı Şerif’le uzaklara gitti,
Ömer’in davetiyle Medine’ye geldi,
Pek az kimse onunla olup sohbet etti,
Basra’da sakince yaşayandı Üveys’im.
O der ki; “Her zaman ölümü yanında bil,
İsyana bak, günah küçüklüğüne değil,
Allah’ın bilmesi, senin için kâfidir,”
Her sözün, her halin nasihatti Üveys’im.
“Ben! Yüksekliği aradım, tevazuda buldum,
Başkanlık aradım, halka nasihatte buldum,
Neseb aradım, takva, ibadette buldum,
Şeref aradım, kanâatkâr olmakta buldum,
Rahatlık aradım, şükrederek, zühd de buldum,
Zenginlik aradım, tevekkül etmekte buldum,”
Sade ve şatafatsız hayat yaşamıştı,
O, Sıffın Muharebesi’ne katılmıştı,
Bu savaşta şehitlik makamına vardı,
Selamlar olsun sana ey Veysel Karani’m.
Eğrilik bulunmayan bir doğruluk iste,
Gevşeklik bulunmayan bir de gayret dile,
Ölüm gelmeden hazırlanıver ölüme,
Senin hesap günün zor geçmesin yiğidim.
Helâlından ye, Salihlerle de sohbet et,
Gündüz çalış, geceni doldursun ibadet,
Sen kullukta gösteriver, her daim gayret,
Mükâfat Allah’tan beklemeli yiğidim.
Doğruluk; üstüne konan her şeyi keser,
Helal harmanına Hızır rüzgârı eser,
Ayıpla meşgul olan, ayıplarla gider,
Vakti boşa harcayan sevilmez yiğidim.
Güllerin dili Leyla diyorsa,
Mecnun olmak gerekir o yolda,
Sevda yüreğe hâkim olunca,
Dünya zindan görünür yiğidim.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan