.

bütün yaralar yine şuursuz bu gece

siz hiç gördünüz mü

kabuk bağlamayı unutan yaraları?

yine de derilerine merhamet işlenmiştir

onlar ki öpüldükçe iyileşenlerdendir.

 

- Ben bu sahneden öpüşmem diyen cümlelerim var hala

- Bozulmasınlar diye saklarım dillerimin altında

 

sözümü keseceksin diye

sözümü kesip de kanatacaksınız diye korkuyorum

bilemezsiniz hangi düşüm kafesinizde durmuş

ki ve daha birçok ki-ler adına

sehven öpülen çakma Pollyanna’lar bile ağlıyor

uydurulduğu masalların köhne diplerinde

bizi masallarla kandırdılar tabii ki

tabii ki biz asla kandıramadık masalları.

 

önünüzde duran intihar dolu tabağı 

tamamen sıyırdıktan sonra anlayacaksınız

ne kadar sıyırırsanız sıyırın

yine de kalır az biraz düş artığı.

 

 

- Ben sana yaklaştıkça uzaklaşıyorum

- Sen bana uzaklaştıkça içine kaçıyorum

- Hep böyledir, hep böyledir bu tanıdık düetler

- Aslında hep uzakların torunları olduk bizler

- Yakınlar doğurmak için debelendi kalbimizde, o kadar

 

görücü usulü sevişiyoruz bazen

ölmemek için direnen göçebe imgeler gibi

uçup gidiyoruz yemyeşil, yarım kalmış virgüller diyarına

kimse bilmesin istiyoruz nüfusa kayıtlı sancılarımızı

belki de uçup gitmemeliyiz bir yüz görümlüğü hatırına.

 

belki de veranda yalnızca bir kadın ismidir

yanı başında kimselerin olmadığı, yalnızlığıyla güzelleşen

saçları dalgalı ve dağınık, kalbi küllerle, küllerle dolu

o aşıkların pervasızca yaktıkları, yakıp da külleştirdikleri

düğüm atıp kaçtıkları öykülerden kalma

o yüzden tek başınayız sevgilim veranda

ve o yüzden hiç solmuyor

kucaklarında biriken çiçekler.

 

- Belli ki tanıdıktı acı veren, bilindikti bakışları

- Yakından dört el sıkmış ihanetini

- Belli ki uzaklaşmamış, elleri hala tarçın kokulu

 

bu oyunlar, oyunların içindeki yaşlı matruşkalar

kurutulmuş akrostiş çiçekleri gibi kokuyor bazı şiirler

bense sizlerin yeni bestelenmiş heyecanlarınızı saklıyorum 

inançlarımıza dair tahlil raporlarımız temiz çıkmasa da.

 

bütün yaralar yine şuursuz bu gece

siz hiç gördünüz mü

kabuk bağlamayı unutan yaraları?

kabuğunu bağlamayı unutan, dalgın yaraları…

işte bunları böyle bil sevgili veranda

bir dilek tut olduğun yükseklerden

bir şiir daha kaydı bu gece

tenimden gökyüzü büyüklüğünde bir nehir akarken

ve düşlerimin ölü kadınları karaya vurmuşken, umutsuzluktan.

 

işte bundandır sevgili veranda ironi

senin isim baban yalnızlığımdır.

 

Oktay Coşar

 

( Sevgilim Veranda başlıklı yazı marcel tarafından 15.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu