Sana değilmiydi gelişim Ey yâr ! sana idi hicretim
Sırtlandığım yokluğunla,yollara koyulduğum
Göklerin çiği yağdığında, gönlüme düşen
Her damlasında sen vardın
Ruhum firakının rengine boyandı da
Sensizlikti her daim yudumlanıpta içilen
Meğer zehrinmiş mey şarabının vuslatı
İçipde durduğum, bağrımı od olup
Nasıl da yaktın, yokluğunun acısıymış her yanımı saran
Ruhumu sarandı nakş ettiripde derinden
Hissettirdiğin bu acı boran
Öyle bitimsizdi ki, emek verdiğim bu sevdamın karası
Eskiden bilemezdim; bilipte bildiğin
Bu senli yar yarası
Unutmaksa na mümkün say ki, araftayım,iki dünya arası
Ben ki, gönlünün esiri olmuş kızgın kumlarda ayaklarım
Susuz çölde bedevi misali özüne hasret, nefessiz
Soluk alışlarım, kâh bir çöl rüzgarı gibi yakıcı...
Kâh bir zemheri gecesi gibi ayaz vurgunu
Baktığım her nesnede seni arıyor gözlerim
Sanki seraptın emeklerken sahrayı
Öyle bitimsizdi
ki, emek verdiğim bu sevdamın karası
Eskiden bilemezdim; bilipte bildiğin
Bu senli yar yarası
Unutmaksa na mümkün say ki, araftayım,iki dünya arası
İsmin haykırışta, lal oldu içim dışım
Baharı göremedim, nefessiz kaldı kışım
Figandır feryatlarım, tut uzanan elleri
Kalmadı takatim, soğuk ilgin titretiyor bedeni
Öyle bitimsizdi ki, emek verdiğim bu sevdamın karası
Eskiden bilemezdim; bilipte bildiğin
Bu senli yar yarası
Unutmaksa na mümkün say ki, araftayım,iki dünya arası...
Rıdvan Ürtmn
Yazarın
Önceki Yazısı