Boncuk boncuk titriyordu Ali, kor ateşin karşısında,
“Anastasya”
dedi usulca,
minicik elleri avuçlarının arasında.
“Şimdi mi, hemen şimdi mi gideceksin uzaklara”
Bensiz mi, beni bırakıp mı, yalnız mı?”

Çakmak çakmak
gözlerinden seller boşanıyordu.
“He” diyordu Anastasya,
acemiceydi Türkçesi.
“Simdi, yola çikiyoruz yavrimo, simdi,
Endaksi?
Gerisi gelmedi bir türlü, yırtıldı hıçkırıkları,
Taş duvarları yontuyordu sessiz çığlıkları.
“Ali” dedi usulca, kurtarırken ellerini alev tutuşlardan,
“Unutma beni, sakın unutma, gel ardımdan”
Kan revan
gözlerini kapattı Ali,
"tamam"
der gibi, içler acısıydı hali.
“Anastasya”
diye gürledi babası birden,
Korkuyla uzaklaştı Anastasya Aliden.
Gök kubbeyi saran sisli vedalar.
Acıyla inledi taş duvarların arasından nidalar.
Yılların birikmiş
dostluğuydu tırpana gelen,
Ne vahşetti ki tarih inledi yeniden.
Yıllar varki haber yok Anastasla Aliden.
Ağulu
aşktan nağmeler dinler her gelen.
Bu taş duvarlardan gelen fısıltılar ki,
“Beni unutma, gel” yalvarışlarıdır binlerce
sevgiliden.
( Anastasya İle Ali başlıklı yazı AKKAN tarafından 31.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu