sen bir uzaklıkta, ben senin tam altındaki uzaklıkta
kuantum öpün der, aranızdaki mesafeyi, öpün
genel tekrarlar yaparak ve aynı soruyu tekrar çözerek
bir atomun elektron ve protonu gibi, ekseninde sevişerek
çift boyutlu bir geçirgenlik, gözyaşlarına maruz kalarak
elbette
dolanıklık formülü = sonsuz şüphe - eş zamanlı anılar
bir rüya kuramı belki de, dengesel meraklar
mesela içi ağzına kadar merhamet dolu bir tarlada
x kadın hem koparıyor
hem ekiyor hüzünleri
bu narin merhamet fidelerine basmadan
nasırlı bir ilişkinin nesir hali, kilitli bir ağıttan
çalıntı
harmonik bir hareketle salınıyoruz, sarılıyoruz
asla unutmuyoruz :
kıskanılan sevdalar büzüşür
unutulan sevdalar genleşir
sabun, suyu taşırıyorsa,
ayaklarımızı ıslattığımız bir dere kenarında
buna : düşün kaldırma kuvveti denir
pek tabii arşimet çok romantik adammış
bir boşluğu ne doldurabilir unutabilmekten başka
x adam o koordinatta
y kadın daha da o koordinatta
x ile y nin aynı
düzlemde kesişmesi
sonra malum sağanaklar , masmavi sarsıntılar
belki de biraz kirlenmişliğin grafiği
gittikçe yükselen, göğüslerden bile yükselen
bir kentin bu muğlak aritmetiği
bizim gibiler hep kayıp, kayıp elementler diyarında
hepimiz aynı musalla taşının etrafında toplanmışız
çaresizce yörüngemize çarpmasını bekliyoruz o kadınların
kim bilir, belki bir dilek bile tutarız, bu puslu
frekanslarımızda
çıplak gözle gözlenebilen sancı tanecikleri
tenindeki ışığı görsem de çözemiyorum bu muammayı
hiç bir zaman dün ile yarın eşit olmuyor
mutluluğun mutasyonu olmalı bu, tez evrimler ruhumda
yani sen ve ben
ya x ve y
x , sen , muhakkak ki bilinmeyen
y ben, şüphesiz ki yalın ve yalnız
asla buluşamayacak bir düş problemi
dikdörtgen bir odada
ki kesinlikle her açısı farklı
içinde ağlayan bir x , ağlayan bir y
bir o kadar çıplak bir çıkmaz,
hayaller bölü / mekan
umutsuzlukların bileşkesi
zaman ve mekan iç içe
geçmiş
paralel uzaklar teorisi
biz buna kısaca :
belirsizlikler prensibi diyoruz...
Oktay Coşar