ZEYTİN 

Mevsimin ilk yağmuru yağdı. Mevsimin ilk yağmurunda yıkandı zeytin ağacım. Zeytin ağacımın dallarından yıkandım. Ben arındım bin yıllık yorgunluklardan. bembeyaz entariler giydirdim onlara. Ay ışığından çalınmış ışıl, ışıl gözler giydirdim. İçimden çocuk bakan sevinçler giydirdim.
Rakıya ara verdik bu akşam. İçimizi dinlendirdik, kasım ayazında üşürüz kaygısıyla.

Gün doğumunda geldiler pencereme. İçlerinde bir merak bir heyecan. Derin uykulardan uyanıp açtım penceremin camını. Yatağıma doluştu bir kısmı. Bazıları balkona koşuştu. Yüzümü bile yıkamadan attım kendimi balkona.
Dağların ardında rengarenk bir buket çiçek gibi doğan güneşin sıcaklığında özlemiş bir halay coşkusu zeytinlerim. Kol kola girdik hemen. Koca bir zincir oluşturup gün ışığından. Akşamlara kadar coştuk.. Komşuların deli adam bakışlarına aldırmadan.

Çarşıya alışverişe çıkarken yüzüme bakmadı incir ağacı. Aldırmadım. Adım adım ayrıldım yanından. Her adımda çoğaldı içimdeki kaygı. Üzüldüm incir ağacımın bana kırılmış nedenlerine. 
"Dönüşte bir gofret götürüp alırım gönlünü" diye geçirdim içimden. Sonra güldüm kendi kendime. 
"Çocuk mu lan bu. Kazık kadar incire gofret ha." Elimdeki zembili savura savura koştum incir ağacımın yanına. Sarıldım gece karanlığında pek belli olmayan apak gövdesine.
Titredi içi. Hissettim. Aldırmaz göründü bir süre. Sonra bir yaprak değdi saçlarıma. Barıştık. Her doğurgan kadar onurlu öptü beni. İfadesiz sevdi. Akşam raksına davet ettim onu. Güldü. Kırıtkan rüzgara bıraktı dallarını.

"Kavundan anlarsan seç iyisinden bir tane. Anlamazsan da ver herhangi birisini."
Karşıyakalı bitirim tavrıyla baktı...
"Kavundan anlamayacaksak niye yapıyoruz ki bu işi" dedi. 
Gülmelerden uzak, gülmelerle bir, zamanla içiçe yaşamış yüzüyle...
Tek tek elden geçirdi kavunları. Sonra bir tanesinde durdu. Kavunu bana uzatarak "Bu iyi mi" diye sordu.
"İyi" dedim gülümseyerek. 
Yüzündeki gülümseme bir anahtar olup açtı yüzündeki gülme kapısını.
Hesabı ödeyip çıkarken manav dükkanından, ardımızda Karşıyaka'ya dair kısa bir sohbet bıraktık "Gode Cengiz"in arkadaşıyla.
Çarşıyı geçip sahil marketten temin ettik küçük numaralı büyük rakımızı, 2000 model sigaralarımızı.
Cumhuriyet Parkı'ndan geçerken bir köpek tanıdık baktı yüzüme. Gülümsedim. Bir süre beraber yürüdük. Hiç konuşmadık. Ben gülümsedim, o kuyruk salladı.
Toprak kokuyordu her yer. Taze yağmur kokuyordu kocakarı bakireliğinde Yeni Foça sokakları. Zeytin ağacımın özlemi kokuyordu gözlerimde.

Masamdaki kadehler çoğaldı bugün. Kavun da tam kıvamında çıktı. Peynir almayı unutsak da, sardalyenin son asma yaprağında pişen kokusu kapattı açığımızı.
"Bu incire fazla içirme. Dağıtıyor finalde" dedi bir zeytin öper gibi kulağıma eğilip.
"Ne yapıyor ki" dedim.
"Avaz avaz ağlıyor yalnızlığına"
Elimle hafifçe uzaklaştırdım kulağımdan sohbetten sevişmeye geçmeye hazır zeytin dedikodusunu...
Gözleri dalgınlaştı incir ağacımın.
Sarhoş zeytin aldırmadan incir ağacının yalnızlığına bir nara patlattı.
Radyoda "Edip Akbayram, "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın / Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın / Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı / Beni sensiz bıraktın / Beni bensiz bıraktın"ı söylüyordu.
Ben ağlamaya korkuyordum.

"Bara gidelim" diye tutturdu zeytin.
"Diskoya gidelim" dedi incir ağacı.
Gülmenin içine kattım gözyaşlarımı. Firari sarhoşluğumun içine kattım yalnızlığımı. Koparıp dalından zeytinimi kendimi sokaklara vururdum vurmasına ya... Zeytinime kıyamadım.
Tam orta yerinden ayrıldı gece. Bir şiir okudum onlara. Zeytin sevişmelerine, incir ağacı yalnızlıklarına dair... 
İçimden bir ses geçti. Sonra., ben uyudum. Tüm sevmelerden arda kalan yeşil sırt çantamı bir zeytin dalına asarak.

EKREM KOCAÇAL .
( Zeytin başlıklı yazı Zeytin. tarafından 7.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu