M.
NİHAT MALKOÇ
Heyamola Yayınları'nın “Trabzon'dur Yolumuz” dizisinin dokuzuncu kitabının adıdır “Babamın Veresiye Defteri: Moloz”... Hasan Kantarcı tarafından kaleme alınan bu kitapta bir semtin yakın tarihine şair ruhlu bir bakkal(tacir-ticaretçi) gözüyle bakılıyor. 184 sayfadan meydana gelen kitapta dünün Moloz'unu satırlar arasında enine boyuna temaşa ediyoruz.
“Babamın Veresiye Defteri: Moloz”, okuru sıkmayan kısa bölümlerden oluşuyor. Bu bölümleme, resmî tasniften uzak, içten geldiği şekilde yapılıyor. Söz konusu kitapta “Bir Kent Masalı, Benim Moloz'um, Derecik Bakkaliyesi, Moloz'un Toptancıları, Kadınlar Pazarı, Pazarcı Kadınlar, Dereden Kanalizasyona, Karalahana Fideleri, Destancı, Dereboyu Sokak, Yazıcıların At Hanı, Eski Sebze Hali, Moloz'da Çocuk Olmak, Radyolu Yıllar, Damalı Minibüsler, Laf Aramızda, Eski Ramazan Alışverişleri, Çocuk Yuvası, Babamın Veresiye Defteri, Karaborsalı Yıllar, Sakız Meydanı, Hamaloğlu Kahvecisi, İstikbal Gazetesi, Kantarcıoğlu Ticaret, Çarşı, Benim Üniversitelerim, Pirinççi Hüseyin, Kar Ticaret, Kimler Geldi Kimler Geçti, Mumhaneönü, Moloz'un Hamalları, Bitpazarı, Bedesten, Vakıf Han(Gön Han, Attar Han), Moloz Sahili, Bul Karayı Al Parayı, Balıkhane, Moloz'da Bir Gezgin, TTSO Hizmet Binası, Fındık Fabrikaları, Bir Başarı Öyküsü, Seyyar Satıcı Sorunu, Keskin Şurup, Moloz'un Kabadayıları, Kalkanoğlu Pilavı, Sekiz Direkli Hamam, Şiir Baba, Osman Kolcu, Kemal Günay, Nihat Cirav, Fethi Kandaz, Suat Atay, Metin Kandaz, Tevekkel İsmail, Kalkanoğlu Caddesi, Rüştü'nün Fırını, Esnaf, Evler, Son Söz, Kaynakça” adlı bölümler var.
Hasan Kantarcı “Babamın Veresiye Defteri: Moloz” adlı kitabını, o zaman sağ olan babası Ali Sait Kantarcı'ya ithaf etmiş. Kitaba ad olan bu defterin asıl sahibi ve ilham vericisi odur. Sözünü ettiğimiz bu kitap çıktıktan epey sonra Hasan Kantarcı'nın babası vefat ediyor. Biz de merhum Ali Sait Kantarcı'ya Allah'tan rahmet, Hasan Bey'e başsağlığı diliyoruz.
“Babamın Veresiye Defteri: Moloz” kitabında genelde Trabzon'un, özelde Moloz'un dünüyle bugünü arasında sağlam köprüler kuruluyor. Kitabın “Bir Kent Masalı” başlıklı ilk yazısında Trabzon'un dününe ayna tutularak kitabî(ansiklopedik) bilgiler veriliyor. “Benim Moloz'um” başlıklı kısımda Moloz'da uygulanacak; görsel kirliliği ortadan kaldırmayı, tarihî dokuyu gözler önüne sermeyi hedefleyen Kentsel Dönüşümle ilgili endişelere yer verildikten sonra, projenin sağlıklı ve yerel değerlerle uyumlu uygulanmasına dair fikirler veriliyor. Daha sonra yazar Hasan Kantarcı, babasının ilk dükkanı olan Derecik Bakkaliyesi'ni anlatıyor. Ardından Moloz'daki eski toptancıları isim isim sayıyor ve onlara dair izlenimlerini aktarıyor. İlerleyem sayfalarda Kadınlar Pazarı ve pazarcı kadınlarla ilgili izlenimlere yer veriyor. Kantarcı, pazar yerinde karalahana fideleri sattığı günlere dair anılarını okurlarla paylaşıyor. “Moloz'da Çocuk Olmak” adlı bölümde ise radyolu yıllara dair nostaljilere değiniyor.
“Babamın Veresiye Defteri: Moloz” da “Eski Ramazan Alışverişleri”ne dair izlenimler ilgiyle okunacak cinsten. Yazar, kitaba adını veren “Babamın Veresiye Defteri” bölümünde daha çok babasını merkeze koyarak o günlere dair anlatılarda bulunuyor. Bu deftere halk arasında “kara kapaklı defter” denildiği hatırlatılıyor. Bir zamanlar ticarî hayatı alt üst eden karaborsalı yıllara değiniliyor. Moloz'daki ticarî kuruluşlar, puslu hatıralarla aktarılıyor.
Kitabın “Kimler Geldi Kimler Geçti” adlı bölümünde Trabzon'un mazisinde iz bırakan, çoğu ebediyete göçen bir kısım silik simalara ışık tutuluyor. Kirli İhsan'dan Hamal Hasan'a kadar Moloz'da iz bırakmış, hayatın bir parçası olmuş hamallar anlatılıyor. Trabzon'un dillere destan Kalkanoğlu pilavının lezzeti ve ünü dile getiriliyor. Moloz'da iz bırakmış kişilerin hatıralar eşliğindeki portreleri söz imkânları zorlanarak çiziliyor.
“Babamın Veresiye Defteri: Moloz” daki fotoğraflar Mustafa Reşat Sümerkan'ın arşivinden temin edilmiş. Ömrünün otuz yılını Moloz'da geçiren, hâlâ bu semtte ticaretle uğraşan şair-yazar Hasan Kantarcı'nın hatıralarla yüklü bu güzel kitabı bizi efkârın doruklarına çıkarıyor. Bazen hüzünleniyor, bazen tebessüm ediyor, bazen de seviniyoruz.