Kral olsun köylü olsun en mesut insan evinde sükûna kavuşabilendir... Goethe
 
Yuvada ki huzurun ne denli önemli olduğunu anlayabilmek için sözü edilen bu sükûnete sahip olmak gerekir. Mutlu bir yuvanın verdiği sınırsız hazzı insan başka nerde bulabilir ki.
Birbirini anlayan, seven bir ailenin oluşturduğu saadet tablosu, sadece o güzelliği yaşayan aileye değil, çevresindekilere de örnek bir huzur kaynağıdır.
Düşününüz, iş hayatında veya mesleğinde yükselmiş insanların çoğu, başarılarını kendilerine sakin bir aile hayatı vermiş eşlerine borçludur. Tabi bu huzur ve sükûnetin devamında kadına en büyük destek yine eşinden gelmelidir.
 
Yoksa hiç bir şey tek başına ne başlatılır ne sürdürülebilir. Toplum içindeki sosyal konumu ne olursa olsun, herkesin özel bir hayatı aile yaşantısı vardır. Biten her günün sonunda dönülen tek yer insanın yuvasıdır. Eğer o ışıklı pencerenin ardında, onu huzurlu bir ortam bekliyorsa, eve dönüş her günün sonunda tekrarlanan mutlu bir olaydır.
Sevinçle çalınır sevgiyle açılır kapı, kadın veya erkek dışarıda ki iş hayatının bunalımlarını, sıkıntılarını kapının dışında bırakabiliyorsa, huzurlu bir akşam geçirecekler demektir. Sokağı aydınlatan ışıklı pencerenin perdeleri, birazdan çekilecek, kral ya da köylü, fakir ya da zengin gerçek mutluluğu evinde bulduğu sükûnetle tadacaktır.
 
Ama bunun tam tersi, her türlü lüks içinde, üzerinde kuş sütü eksik sofralar, gergin huzursuz bir ortam içinde ise ne yazık ki zevk veremez o hayatı yaşayanlara. Çöken akşamla birlikte, onlarında pencerelerinden ışık yayılır sokağa, ama perdeleri hiç çekilmez. Kim bilir hangi nedenle bozulan mutlulukları, iç dünyalarını karartmış ne neşelerini, ne üzüntülerini saklamaya gerek duymamışlardır.

Ne gariptir şu insanoğlu, niçin sahip olduklarının değerini bilmez, basit hevesler veya öfkelere harcar. Neden değer yargılarını hep maddeciliği ile körletmiştir.
Fiziksel ve kişisel olgunluğa erişir erişmez evlilik hayali kurar, mutlu bir yuva düşler bu amaçla sever evlenir. Niçin pek güzel düşüncelerle başlatıp kurduğu yuvasının tadını, olur olmaz sebeplerle kaçırır anlamam. Oysaki hayatta sahip olunacak, maddi manevi tüm değerlerin, arzuların gerçek olabilmesindeki başlangıç noktası, sağlam temeller üzerine kurulmuş huzurlu bir yuvadan geçer.
 
Milletleri oluşturan büyük toplulukların kalın halkaları ailelerdir. Sağlam bir aile hayatında büyümüş mutlu bir yuva da yetişmiş çocuklar bireyi oldukları topluma karıştıklarında sağlıklı bilinçli, nesiller olacak ve yetiştireceklerdir. Vatanını seven her insan, yuvasında sağladığı huzur güven ortamında, büyüteceği çocukların ülkesi için parlak bir gelecek olduğunu bilmelidir. İyi bir yurttaş olmak sadece vergi vermek, askere gitmek veya seçim sandığında oy kullanmakla bitmez. Bu günden yarına yetişecek yeni nesillere doğru örnek iyi anne, baba aile ve akraba olarak vazifesini yapmalıdır.
 
Gönül ister ki o ışıklı pencerelerin, perdesi her akşam mutlu sonla kapansın. Basma ya da kadife, ipekli veya keten ne olduğu önemli değil. Gaye süslediği evlerini mutlu insanlarını gizlesin. En içten dileklerimle pencerenizden ışık hiç eksik olmasın.

Ş.AYDOĞAN / GÜLCENAZ / YALOVA / ŞUBAT 2013



( Işıklı Pencereler başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 9.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu