Gurbet ele varınca
Bir ilkbahar sabahı, yolculuk başlamıştı
Uzayıp gitti yollar, ufka doğru derince
Çiçek açan dallarım, kar düşüp kışlamıştı
İçim titredi
birden, gurbet ele varınca
Önceleri tazeydik, çok zor oldu alışmak
Maksadımız belliydi, rızık için çalışmak
Hesapta yoktu asla, kültürlerle çelişmek
Başka türlü olmadı, doğrusunu
sorunca
Başımız düştü öne, ağladık döne döne
Buralarada dağıldık, kaç türlü ayrı yöne
Türküler gönlümüze, teselli oldu yine
Ayrılık sancıları, gönüllere vurunca
Gece gündüz demeden, bir şevkle işe koştuk
Gelen maaş yetmedi,
hayretle buna şaştık
Avuntuyla sabırla, karamsarlığı aştık
Sılaya dönmek fikri, rüyalarada kurunca
Yeni nesil yetişti, işler kör düğüm oldu
Okul tahsil beklerken, ömrün miyadı doldu
Pişmanlık yüreklerde,
çoğu saçını yoldu
Saygısız olan evlat, atasını kırınca
Bir sonbahar akşamı, gurbetçi cenazesi
Minare de yoktur ki, içerde ezan sesi
Kimseden laf çıkmıyor, zaten yokmuş kimsesi
İçimi burktu
birden, namazına durunca
Aykıri selam sıla, selam garip milletim
Göçmenlik neden acep, nedir benim illetim
Okuyana ders olsun, işte budur
zilletim
Yazmadan edemedim, içerimi burunca...
.......Aykıri- 16-03-2012-Belçika