Hangi
duvarı yıkık görsem
Geçmiş
her lahzanın Saikleriyle usanmadan yüzleşsem
Yaratılan
adına, umut saflığında, düş sığınağında, kader söylensem
Aklın
ihtiyacını bilmeden, inşirahı dilemeden, bir taklidin kendisiysem
Gözyaşı
için yanarım, duygusallığı ne sanırım, hesabı kime bırakırım dersem
Gülen
yüz değil, gönül olmalı
Telakkiler,
tak iyeye bulaşmamalı, kalbi olunmalı
Heves
uğruna nar, aklın ve iradenin tercihi olmamalı, sorgulanmalı
Rahmetin
ve muhabbetin banisinden korkmadan, haşyet içinde yol kalınmalı
Yaşamak
adına nefs serbest bırakılmamalı, ruhun ise dimağının kaptanı olmalı
İyiliği,
enayilikten ayırmalı
Her
köşede dileneni hayra muhtaç sanmaktan kaçınmalı
İnsan
önce kendini tanımalı, gerekçesiz ve nedensiz olmaktan sıkılmalı
‘Ne
derler’e göre değil, aklın, izanın, vicdanın muvazenesiyle yaşamak için
yarışmalı
Fanilik
adına ne varsa sorgulanıp, fani olmayan için azmetmenin bir yolu bulunmalı
Aşk,
asla bir heves değildir
Gülün
kokusu amberdir, bülbül adına melaldir
Vuslat
gönül için gayedir, maşuk için sevinçtir, edep içinde ki keyiftir
Seveni
çok görme, düşeni görünce gülme, aczi yet içindekine güvenme, elimdir
Mazlumun
ahını alma, nisayı yalvartma, adamı aldatma, kandırmayı asla bir kar sanma
Mustafa
CİLASUN