Gelişim sürecine riayet eden bir beden ve zihin. Ya ruhum ne âlemde…

 

İstisnalar kaideyi bozmasa da tam anlamıyla muhalif bir ruhum var zihnimle sürekli bir tezat teşkil eden.

 

Analitik düşünce yapısıyla ahkâm keserken dünya meselelerine, diğer yandan da sözümü geçiremiyorum hem ruhuma hem kalbime.

 

Bol bol kafa yorarken gidişata, kimseler kılını bile kıpırdatmamakta var mıyım yok muyum diye. Olsa olsa eleştirilir ve yargılanırım en ufak bir olumsuzlukta. Eh, ne de olsa şeffaf bir yapıdayım. Ne yani, duygusal yapımı sürekli geliştirmek zorunda hissettiğim empati yeteneğimle neden ve kimden saklanayım ki… Bu da sonuç itibariyle, ateş hattında tehlike altında olup, taarruza maruz kalmakla eş değer.

 

Muhalif bir yapıya sahip genelde insan denilen varlık. Farklı olan ve farklılıklar da kolay kolay kabullenilmemekte akabinde. Farklı bir kişilik yapısı, kişisel anlamda kabul gören değerler haricinde hepimiz ana-baba evladıyız; aynı topraklarda yaşayan, aynı vatanın, aynı dünyanın insanları… Ama yine de benzemiyoruz birbirimize.

 

Temelde önem arz eden; yaklaşımlarımızı incitmeden, hassasiyetle gerçekleştirmemiz, sevgiyi, anlayışı ve samimiyeti ön planda tutarak. Ve içine iyi niyeti de katmak lazım: Nifak tohumu atmadan gönüllere…

 

Gerçekçi olmak gerekirse; her daim gülücükler açmıyor yüzümüzde. Her zaman her şeyin yolunda gitmemesi oldukça normal. Bu da mücadeleci bir yapı gerektiriyor. Kimliğimize zarar vermeden, azimle, duyumsayarak yaklaşmalıyız hem olaylara hem de insanlara. Diğer taraftan; ister yalnız olalım isterse birlik beraberlik içinde, umudumuzu da yitirmemeliyiz.

 

Bir şekilde yaşanan olumsuzluklar, hayal kırıklıkları bizi farklı yönlere kanalize edip, farklı yönlerimizin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Aynen benim son bir yıldır beni sürükleyen rüzgârın yaptığı gibi. Uzun süren sağanakların ardından, hiç beklemediğim şekilde güneş ışınlarına maruz kaldım; gerçi ara ara hava bulutlanıyor ama en azından eski karanlık günler miadını doldurdu.

 

Pusulam oldukça uzun bir süre şaşmıştı, şimdi ise tam anlamıyla ben koca bir şaşkınlık içindeyim. Gerçi somut bir göstergesi olmasa da istatistikte hep olduğu gibi, benim de bulunduğum süreçte hem müspet hem de menfi anlamda standart sapmalar olabilmekte.

 

Artık, el yordamıyla tespit etmeye çalışıyorum gideceğim istikameti.

 

Zaman mı hızlandı ne, su gibi akıp geçti şu yaşadığımız sene.

 

Eskiden gün bitmek bilmezken, şimdi bakıyorum ki; koca bir yılı devirmişim, devirmişiz.

 

Ve heba ettiğim onca senenin acısı da hala dinmedi. En azından geçen zaman için artık yas tutmamaya kararlıyım. Giden geri gelmiyor ki…

 

Ne umutlarla çıktığım ne yollarda yürüdüm afakî umutlar uğruna. Sorgulamıyorum artık derinlemesine. Yaşanması gerekiyormuş belli ki, sonuçta kaderimizi tayin edemiyoruz.

 

Yeter ki; dermansız dert vermesin yüce Yaradan; olumlu bakış açısıyla yaklaşırsak bilinmezliğe, kader hoş sürprizler de sunabiliyor bizlere. En güzeli de bu işte; bilinmezliklerle dolu bir ömür.

 

Noel Babanın torbası gibi; renk renk, farklı farklı armağanlar saklı biz insanları bekleyen. Yeter ki; acı ve keder yüklü olmasın bizleri bekleyen her ne ise…

 

Hem kendi adıma hem de tüm insanlık âlemi adına bu içten dileğim. Zira yanı başımızda kahır yaşanırken ya da gözyaşı dökülürken, mutlu olmak olası değil ki; en azından duyarlı bir yürek bunu kaldıramamakta.

 

Umarım ve dilerim ki; yeni yıl mutluluk, sağlık, barış, neşe ve huzur getirsin insanoğluna…

 

Ve mutlu haberlerle gülsün yüzü tüm insanların.

 

İnsanlar artık nasiplerini alsınlar insanlıktan: İnsan gibi yaşayalım; anlayış, sevgi ve içtenlikle dolsun iç dünyamız…

 

Ötesi yok ki…

 

Ve Yaradan güç, kuvvet ersin tüm mazlumlara, hastalara ve umut ışığı hiç sönmesin gözlerde, kalplerde.

 

Kini, öfkeyi, nefreti söküp atalım kalplerimizden…

 

İnsanca girelim yeni yıla ve insanca yaşayalım ve vakıf olalım sahip olduğumuz değerlere, yetinmeyi bilerek, şükrederek…

 

Herkesin yeni yılı kutlu olsun; mutluluk, sevgi, sağlık ve huzur dolu nice nice yıllara…

 

( Mutlu Yıllar... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 30.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.