Yoksun, çok uzun zamandır hem de…

 

Takdir-i İlahi, elden ne gelir ki. Ama çok erken gittin, birlikte paylaşacağımız çok şey varken ve tanıklık etmeden terk eyledin beni, bizi.

 

Bir anda, bir kuş gibi uçup gittin, seni bekleyenlerin yanına. Tek tesellim ne, biliyor musun? Orada yalnız olmaman ve kavuşmuş olman hasret duyduklarına.

 

İtiraf etmek istediğim onca şey var ve bunları sana söyleme fırsatım olmadı ne yazık ki…

 

Bir yanda san duyduğum minnet, vefa borcu diğer yanda dile getirmemiş olduğum serzenişlerim ve üzülerek söylüyorum ki; isyanlarım… Öyle böyle değil ama o kadar çok şey var ki biriken hele ki senden sonra, baba…

 

Bilirsin, daha doğrusu bilirdin; evde asla sözümü sakınmazdım. Anlık öfkelerimdi oysa içimden yansıyan. Eh, ne de olsa; ‘’Hep bir Hitler havası eserdi evde.’’ Hatta şimdilerde bile esmeye devam etmekte o rüzgâr her ne kadar şiddetini yitirmiş olsa da.

 

Zor, çok zor, bana miras bıraktıklarını korumak gayretiyle çoğu şeyden vazgeçmem, hatta hiçbir zaman teşebbüs bile etmemem. Keşke yanımda olsaydın da bir bir dile getirseydim…

 

İnanılmaz hakkın geçti bana, asla inkâr edemem, korkarım Allah’tan.

 

Hiçbir şeyin yokluğunu çektirmedin bana; gerek maddi gerek manevi. Bu yüzden de hep tok gözlü olmuşumdur. Hiçbir zaman için kıskançlık duygusuyla yanıp kavrulmadım, hep yetindim elimdekilerle. Hatta sahip olamadıklarımın eksikliğini de sorgulamadım: Son zamanları katmazsak tabii ki…

 

Tek eksikliğim neydi biliyor musun: Tadamadığım hürriyet duygusu. İşte hep buydu hayatımdaki eksiklik. Ve ne yazık ki; halen de süregelmekte bu duygu. Bunda da etken olanın ne olduğu oldukça bariz: Öğretilerini ve kanıksadıklarımı korumak adına uzak durdum bu hissiyattan. Zira bağımsızlık ve aşırı özgürlük çoğu şeyi götürebilmekte insan hayatından.

 

Hoş, benim de içimde yokmuş zincirleri kırma isteği. Ama yine de dozajı fazlaydı uygulanan baskının.

 

Amacın, ömrünü eğitime vermiş bir olarak; beni dört dörtlük yetiştirmekti, her açıdan hem de. Ama pedagojiyi iyi bilen biri olarak, bunun sonuçlarını göz ardı ettin. Seneler sonra, senin yolundan gittim ve yuttum tebeşir tozunu. Gerek bu alanda gerekse hayatın pek çok alanında inanılmaz gözlemlerim oldu. Kabul, haklıydın, beni korumak adına gözünden sakınman. İyi de bunun getirisin ne oldu, halen anlamış değilim. Zira değerlerime sahip çıkmak adına verdiğim mücadele tüm hızıyla devam etmekte. Aslında her şeye rağmen, kendime olan saygımı muhafaza etmekteyim.

 

Madem konu, buralara geldi; hep yakındığım bir şeyden söz etmek istiyorum.

 

Pazar günlerini hiç mi sevmezdim. Zira esaretim had safhadaydı çocukluğumda, yaşadığım her Pazar. Hani, şu mecbur bırakıldığım müzik eğitimim. Tanrım, nasıl da nefret ederdim, keşke haftanın günlerinden çıkarılsaydı Pazar denen işkence.

 

Yeminle unuttum o kadının adını, hangi kadın mı… Hani, o kürdan parmaklı, obsesif piyano hocam. Herhalde o da çoktan Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Az rüyalarıma girmemiştir hani kadıncağız.

 

Ne çektim o solfej derslerinden ve bitmek bilmeyen egzersizlerden. Hayır, kimse bana sormadı ki fikrimi, aslında hiçbir zaman. Benim piyanist ya da besteci olmak gibi bir niyetim yoktu üstelik. Onca dersin arasında bir de bu işkence eklendiydi. Pek tabii ki, televizyon seyretme hakkımın da elimden alınmasıyla, Pazar günleri geçmek bilmezdi.

 

Benim kıymetli, fildişi tuşlu antika piyanom. Benim gözümde sadece bir lenduhaydı. Ama senin gözünde vazgeçilmezimizdi. Ve pek tabii ki, gelen misafirlere sunmakla mükellef olduğum piyano resitalleri…

 

Sayende ve o koca piyanonun sayesinde hep nefret ettim piyanolardan.

 

Ne var, biliyor musun: Hiçbir şey göründüğü kadar basit değildi ve asla olmadı da.

 

Yemin ederim, orduda görev alsaydım; uygulanan bu disiplin sayesinde çoktan en üst rütbeye ulaşmıştım. Ve büyük ihtimalle de şu an hapiste günlük tutmakla meşguldüm.

 

Devam edecek…

( Şimdi Uzaklardasın 1. Bölüm... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2/2/2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.