Yaşam ile ölüm arasındaki ilişkiyi bire bir yaşamak bu olsaydı gerek. Muhtemelen adamların
ilk yapmak istedikleri şey psikolojik yıkımdı. Çünkü o an orada ölmeyi düşünecek kadar kafam
karışmıştı.
Bizi kesinlikle örgütsel ilişkileri ve militan kimlikleri olan kişiler gibi sorguya çekiyorlardı.
Bu işin sonunun iyiye gitmeyeceği aşikardı. Beni sorgulayan adam neredeyse bilinç altımda
militan olduğumu yaratmaya çalışıyordu.
Kimin görevlendirdiğini ve mesleklerinin ne olduğunu bilmediğimiz kişilerce bize sol bir
kimlik verilmiş ama bu kimliğin içi doldurulmamıştı. Solcu olduğumuzun tek göstergesi kayıtlı
olduğumuz okul derneğinin bağlı bulunduğu bir başka dernekti. Allah'dan elimizde bulunan
kitapları yakarak yok etmiştik.
İlerleyen yıllarda yaşadıklarımıza benzer şeyler filmlere konu olmuş. İnsanlar tarafından gerçek
olduğuna bile zor inanılarak ibretle izlenmiştir. Ancak şunu söylemek isterim ki o filmlerde
gösterilen şeylerin fazlası yaşandı, eksiği yaşanmadı.
Burada bu filmlerle ilgili bir eleştiriye yer vermek istiyorum "12 Eylül filmleri siyasî sinemanın
değil, melodramların bakış açısını taşıdığı ve dönemi sorgulamakta yetersiz kaldığı için bir siyasi
film denemesi olarak başarısız örneklerdir. 12 Eylül’ün Anti-demokratik uygulamalarını, baskıyı
ve işkenceyi eleştirmelerine rağmen kahramanlar dramlarını bir kader gibi yaşamışlardır, yenilmeye mahkumdurlar.
Bu kişiler ya toplum dışı insanlar olmuşlardır, intihar ederler, ya alıp başını uzaklara giderler, ya da
öylece çaresizlik içinde kalakalırlar, kaderlerine boyun eğerler. Çünkü uğrunda mücadele ettikleri
değerler artık onlar için de anlamını yitirmiştir." (Kaynak birikim)
Yaşadıklarımı yıllarca kimseyle paylaşmama rağmen uzun bir süre etkisinde kalsamda dik durmayı
başarmış, ki şu anda acısını yüreğinde ve vücudunun sadece bir yerinde taşıyıp, normal yaşantısını
sürdüren. Tıpkı o zaman olduğu gibi halen yüreğinde vatan sevgisini taşıyan bir kişi olarak söz
konusu filmlere yapılan eleştirilerin çok haklı olduğunu düşünüyorum.
Elbette yaşadığı işkencelerin etkisinden kurtulamayan, hatta bir daha izine rastlanamayan bildiğim
ya da bilmediğim bir sürü insan var. Özellikle Diyarbakır cezaevinde yapılan işkencelerden sonra
normal hayata dönen çok az insan vardır.
Ama bu demek değil ki hepimiz, herkes o günlerden sonra bir daha normal yaşantısına dönmedi.
Örneğin ben bu darbeden sonra okumuş olduğum okuldan derslerden uzak kalmam nedeniyle
başarısızlıktan atıldım. Ancak askerlik dönüşü af yasasından yararlanarak tekrar okula döndüm ve
hem çalışıp hem okulumu bitirdim.
Şimdi tekrar o güne dönelim : Biraz sonra kapının sert bir şekilde açılıp kapandığını duydum.
Ardından bu ses bir defa daha tekrarlandı. O an arkadaşlarımı birer birer götürdüklerini anladım.
Üçüncü arkadaşımın götürülüşünü duyamadım. Ancak terastan içeri girdiğimizde evin içindeki
sessizlikten onunda götürüldüğünü tahmin ettim.
İçerde adam diz çökmemi istedi ve ellerimi arkama bağlamamı söyledi. Önce gözümdeki bağı
kontrol etti, ardından ellerime kelepçe takacak diye beklerken kalın bir iple bileklerimi kesecek
bir şekilde bağladı.
Haydi yürü bakalım dediğinde acıdan ve zifiri karanlıktan yürüyecek durumda değildim.
İte kalka merdivenlerden indirdi.
Biraz sonra konuşma seslerinden içinde bir şoförle birlikte bir kişi daha olduğunu tahmin ettiğim
arabanın içine karga tulumba atıldım.
Yaklaşık on dakikalık bir yolculuktan sonra arabadan indik. İçeri girdiğimiz bina rutubet kokuyordu.
Sanki bu binayı tanıyor gibiydim. Önce Eskişehir Emniyet Müdürlüğü diye düşündüm.
Ancak biraz sonra koku o kadar yoğunlaştı ki. Bu defa farklı bir yere getirildiğimi düşündüm.
Kırk sekizinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
(
Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru-kırk Sekizinci Bölüm başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
8.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.