Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 1/31/2017
Okunma Sayısı : 1473
Yorum Sayısı : 1


Sivaslı arkadaşım iki saat kadar sonra otele gelmiş. Mevlüt amcadan odamızı öğrenip yanıma kadar
yaklaşmış ancak ben o arada öyle derin bir uykuya dalmışım ki hiç duymadım bile.

-Arkadaş kalkar mısın sana iyi haberlerim var.

-Ne, ne oldu?

-Birincisi babam kabul etti, ancak çok fazla bir ücret veremem dedi. Yani yatıp kalkacaksın ve
şimdilik karın tokluğuna çalışacaksın. Sonra sebat ederse bakarız dedi. Ama öncelikle
onun da söylediği memleketine gidip ailene durumu anlatman. Yok kararı kesinse gelsin dedi.

-İyiymiş, tamam ben buna razıyım.

-Dur daha bir haberim daha var belkide şimdilik benimle gelemeyeceksin.

-Neden?

-Yolda bizim Hüseyin'e rastladım.

-Hangi Hüseyin ?

-Hani şu Malatyalı Hüseyin.

-Evet bildim, bir şey mi oldu?

-Bilmiyorum Hüseyin Yılmaz hoca ile bir görüşsün dedi. Galiba hoca senin durumda olan arkadaşları
mazeret sınavına alıyormuş.

-İyi de durumumu nasıl ispatlayacağım hocaya.

-Olsun bence bir şansını denemen de yarar var.

-Bilmem ki denerim tabi, haydi inşallah...

-Bence de bir görüşmelisin

-İyi de ben bu kafa ile o sınava girsem de ne yaparım ki?

-Orasını bilemem, çalışmış mıydın daha önceden.

-Evet ihtilalden önce çalıştım. Hatta çoğu arkadaşı da ben çalıştırdım.

-Eh korkma o zaman Matematik dersidir. Unutmamışsındır.

-O zaman ben erkenden Yılmaz hoca ile konuşayım.

-Tamam ben sana bizim dükkanın telefonunu veririm, eğer yarın gelemezsen ve sınava giremezsen,
ya da girip başarılı olamazsan o zaman haberleşiriz.

-peki çok sağ ol arkadaşım, bu iyiliğini unutmayacağım.

-Yok ya ne yaptım ki, neyse inşallah sınava alırlar seni.

O gece sabahı zor ettim. Ah öğrenci işlerindeki memur bu durumu bana söylemiş olsaydı. Daha o
gün Başkan Yılmaz BÜYÜKERŞEN ile konuşurdum.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

Sabah erkenden okuldaydım. Yılmaz hoca çok disiplinli bir hocamızdı ve bu konuda kendisi de
örnek olmaya çalışırdı. O nedenle erkenden okulda olacağını biliyordum. Tek endişem yaz tatilinin
başlamış olmasıydı. Ama yine de okul kapandıktan sonrada uzun süre işinin başında olacağını 
biliyordum.
Otomatik alternatif metin yok.


Sonunda arkadaşımın söylediği doğru çıktı. Yılmaz hoca Perşembe günü için bir mazeret sınavı
yapacağını, ancak doktor raporum olması gerektiğini söyledi. Durumu izah ettim, korktuğum için
gidip rapor alamadım dedim. Hoca rapor olmazsa kendisinin bu konuda karar veremeyeceğini belirtince
endişeyle üzerimdeki elbiseleri sıyırıp kalan yaralarımı gösterdim. O güzel insan hemen kapat
kapat diye bağırdı ve tamam sen gel perşembe günü ben senin için bir şey yapacağım diyerek ekledi
yarın öğleden sonra mazeret sınavına gireceklerin listesini ilan panosuna astıracağım gelip bak
girip girmeyeceğini kesin öğren, şimdi çıkmadan öncede öğrenci işlerine uğrayıp sorumlu olduğun
derslerle ilgili mazeret sınavına girmek istediğine dair bir dilekçe bırak diyerek beni uğurladı.

Dışarıya çıktığımda uzun zamandır hiç bir şeye bu kadar sevinmediğimi düşündüm. Otele geldiğimde
arkadaşım Sivas'a dönmek üzere hazırlanıyordu. Ben de onunla birlikte çıktım ve Postaneye gidip
küçük ablama bir kaç gün Eskişehir'de kalacağımı bildirdim, ama nedenini söylemedim.

Hayata karşı yeniden umutlanmam için işte bir sebep doğmuştu:

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, oturuyor ve iç mekan

Çölü yeşerten umut değil midir yüreğim
O hiç ölmesin
Şafak sökecek ve biz yine yarınlar güzel olsun diyeceğiz
Gün dönecek bu defa ay ışığı vuracak umutlarımızın üzerine
Dedim ya yüreğim
O hiç ölmesin
Hep yaşasın
Hep yaşasın ki güneş bileğimizde gül
Def edeceğimiz şey ise zul olsun...

Ateş çemberlerinden atlar geçirmeliyiz
Tüm zalimlere eyvah dedirtecek atlar
Diz çöküp yalvardıkların da ise ellerinden tutup kaldırmalıyız
Onlarında umutları olsun diye
Gözlerimizin ferini hediye etmeliyiz onlara
Bir daha dünyaya bizler gibi 
Bizim gözümüzle baksınlar
Yüreğimizin sıcaklığını hissetsinler diye

Yetim, çıplak, yalın ayak da olsak
İnsanı yaşatan umutların gök mavisiyiz biz
Sonsuzluğa uzanan güneş
Bir lokma ekmek
Bir yudum su
Bize bahardır yüreğim
İçimizi dolduran bitimsiz sevmek duygusu
Güneşi daha güneş
Ekmeği suyu kardeş yapar bize

Kanımızı avucumuzda taşırken
Gerçek sahibinin damarlarımız olduğunu bilsek de
Yüksünmeyiz
Ağız dolusu damarlarımız olsa tükürmeyiz
Her şeye karşın tükenmeyiz
Israrla yalnızım diyorsa bir insan
Yüreklerimizde her zaman bir kişilik boş yerimiz vardır
Yalnızlıktan alıp umuda taşırız o insanı

Dingin çimenler büyütürüz gönül bahçelerimizde
Yeşil kokan
Başlarını aşağı etmeyiz düşenlerin
Uzak sonbaharların suskun yağmurları
Gözümüze sevinç
Yolumuza ışıktır
Kar altında buz kesse de başımız
Ortakdır aşımız

Biz umut çiçekleriyiz
Dedim ya yüreğim
O hiç ölmesin
Hiç bir şey olmasa
Dağlarımız var bizi bağrına basacak
Gelip geçen kara bulutlar elbet mavileşecek yarın
Kıraç bir toprakta çiçek olur mu
Olur elbette
Adı umutsa olur...

Şimdi tek sorun otel parasıydı. Çünkü dönüş param hariç yanımda sadece iki gecelik otel ücreti
vardı. Sağ olsun o konuda da Mevlüt amca her zamanki gibi yardımını esirgemedi ve bir daha
gelişinde verirsin diyerek beni rahatlattı.

Sınav için yaklaşık iki günüm vardı. Ama elimde çalışacak bir not bile yoktu. Üstelik olsa da
bu kafayla çalışmam çok zordu. Hem kesin durumu da ertesi gün öğrenecektim. Bu psikoloji ile
sabaha kadar yine yarı uyanık vaziyette uyudum.
yılmaz büyükerşen eskişehir iktisadi ticari ilimler akademi fotoğraf albümü ile ilgili görsel sonucu

Ertesi günde saatler bir türlü geçmek bilmedi. Hoca öğleden sonra listeyi astıracağım demişti
ama ben daha öğlen saatlerinde okuldaydım. Yaklaşık saat üç gibi bir hademenin elinde bir 
kağıtla birlikte panoya doğru geldiğini gördüm. Asmasına bile fırsat vermeden ne olur bakayım
diye listeyi elinden aldım. Şükür sınava girecekler adında ismim vardı.

Altmış yedinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
 
( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Altmış Yedinci Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 1/31/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu