Sessize aldığım iç sesin isyanı ve ritmik bir dalgalanma…

 

Sen, ben… sanırım bizsiz cümleler kurma özürlüyüm biraz da salkım saçak bir ömrün girizgâhında gelişigüzel bir sondan kesip de umudu bakir bir yürek tanısı ile isimlendirdiğim duygularım.

 

Saatin sarkacı nasıl da bıkkın biraz da öfkeli zira gidip gelip oynuyorum ayarıyla sanırım zaman yitimine geliştirdiğim bir hassasiyet.

 

Sağım solum hezeyan, diyen bir milat mı yoksa miadı dolmuş bir sırrı da yüklenip, başıbozuk bir özne mahiyetinde bin bir fiille iştigal ederken ve demlendikçe gecenin sessiz kucağında yine ayarı bozulmuş iç sese de hücum eden aklın engerekleri.

 

Hadi, kurtul da bitsin, diyen bin bir nazı da eksik olmayan bir garip fani.

 

Kırık kulpunda ömrün ve şah damarımdan yakın kudretin varlığı dışında illa ki bir şeylere gereksinim duymalı mıyım, diyen tetikleyici bir suret yine halüsinasyon mahiyetli bir ikram boşluğun varlığına iliştirdiğim.

 

Çekip gitsem de… ya sonrası?

 

Gelmemiş olmayı dilediğim mi?

 

İyi de hangi hakla?

 

Ve annemin kızgın sesi:

 

‘’Allah’ın gücüne gidiyor.’’

 

İşte isyanlardayım demek mi yoksa kendimi kendime düşman kılan ve gerçek dostlarımın da hakkını verdiğim bir ölümlü gün daha.

 

Kızgın mıyım?

 

Kırık bir çakıl taşı kadar iktidarsız mıyım yoksa?

 

Tenezzül etmez iken onca dış ses hele ki bir gözyaşıma tanıklık etseler.

 

İşte maruzat üstüne maruzat sunduğum insanlık dilekçem:

 

‘’Pardon, sizin oralarda masumiyet bulunur mu? Varsa biraz da sevgi alsam şu boş fincana.’’

 

‘’Ama siz kahvenizi zaten içmişsiniz.’’

 

‘’İyi de kimse beni davet etmedi ki ben de yalnızlığımla baktım yarının falına.’’

 

Andıklarım ama tarafınca anılmadığım, sıra dışı verilen onca paye lakin sıradanlığın da ırak olduğu kırgın yürekte fazlasıyla mecalsiz bu sefer doğurmak zorunda kaldığım hüzün. Nasıl da sıkkın bir yürek ve zannımca kendine methiyeler dizmektense acımasızca vurgun yediğim de yetmezmiş gibi, cürüm yüklü ne çok veryansın hele ki Hakkın nezdinde nasıl nasıl da günah yine benliğime izdüşümü bildiğim işkencenin anbean katlandığı ve her nasılsa katlanmayı da becermek iken pek de başarılı olamadığım.

 

S/üzgün belki de gözlerin ferinde kaykılmışlığı onca duygudan zaruri bir kullanım gerektiren yine kayıp ritimlerden medet uman acil servis timi:

 

‘’Nabız çok yüksek ama kalp durmuş.’’

 

Belki de beyazlığın reveransı yine bir buluta yüklediğim varlığımdan arda kalan hele ki o hicvi yok mu hayal meyal arafta kalan bünyemden sızan bir gölgeyi de sahiplenmişken Tanrı.

 

Sezilerim mademki asla ihanet etmeyen ıslah olacak mıyım günün birinde, demelere şerh düştüğüm…

 

Ayrımcı.

 

Kabul görmez.

 

Melankolik bir ruh hali.

 

Ve ağzımın payını aldığım yine ahvalim sorgulama hakkına sahip dilekçelerinde şikâyet bildirgesi belledikleri rahatsızlık uyandıran varlığım ve soruyor yetkili merci:

 

‘’Nedir şikâyetiniz?’’

 

‘’Doz aşımı efendim.’’

 

‘’Açar mısınız konuyu?’’

 

‘’Çok şeffaf ve hayatı çok yüksek frekansta içiyor.’’

 

‘’Pardon?’’

 

‘’Bizler ki düşünme özürlü, ilgili şahıs düşünce gücüyle rahatımızı kaçırıyor.’’

 

‘’Siz kendi işinize baksanıza. Yaz kızım.’’

 

‘’En son ne demiştiniz?’’

 

‘’Kaygı eşiği yüksek, sevgi dili konuşkan ve ihbar yeteneği çok sakıncalı.’’

 

‘’Nasıl yani?’’

 

‘’Sorgulanmaktan bitap düşmüş. Bir ömür düşünme yasağı getiriyorum.’’

 

‘’İtirazım var hâkim bey.’’

 

‘’Konuşma yasağı da getiriyorum.’’

 

‘’Ya, iç sesim?’’

 

‘’O hepten suçlu. Aralıksız sunumuyla yaşama sevincini çalıyorsun kızım senden hariç kim varsa…’’

 

‘’Neyi? Asıl onlar çalmakta…’’

 

‘’Bu arada hayat şarkını cıngıl olarak kullanma hakkı veriyorum kim ise yine rahatsızlık verdiğin.’’

 

‘’Ya, sevme yasağı getiriyor musunuz?’’

 

‘’Gerek var mı sence? Başkalarının yerine de sevebilirsin ama öncelikle kendini…’’

 

 

 

( Hassasiyet... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.