Kelime bozgunları ile muhatabım
epeydir: aklıma ırak yüreğime yakın kıldığım.
Mihenk taşı bildiğim bir ünleme
duyduğum saygıdan çıkıp da yola insan vasfına uygun satırlara bularken üstümü
başımı.
Kırıklarını aldırmakla eş değer daha
dünde takılmışlığı aklımın ama yürek kadar da külçe bir elemi satır başı
yaptığım.
Gündüzüm gecemle yanıyorum.
Yanıp susarak yaşıyorum.
Yaşadığıma dair tek kanıt olmasa da
mutluluğun ilk koşulu.
Elimde bir anahtar ve peşindeyim
kapıların.
Kimin kimsen yok mu senin, diyenlere
de cevabım elimdeki altın anahtar.
Bir anadan bir babadan ibaret/miş
hayat diyenlere ikazı evrenin yine çocukların neşe kattığı aile. Aileden çıkıp
da yola, kim varsa yolumuzda sevgiyi saygıyı eksik etmeden alıp da başımızı
çekip gitmek isterken yine yerli yersiz bir elem her satır başı.
Kapıların hangisi kapalıysa umut da
saklı o kapının arkasında.
Hırkamda şiircikler tünemiş ben ise
şair bozması hangi kelamımı şiir diye kabul ettireceğimin derdinde.
Derdin tasan nedir, diyenlere cevabım
işte şu yanık kalem ile.
Susması tembihlenmiş ehli keyif bir
beşerim ne de olsa: aklım hala dünde yürek zaten tıklım tıklım.
Bir elinde mezura komşu teyzemin:
biçer de biçer ve sonunda üstüme giydiğim o kırmızı palto; sevginin sanat
eseri.
Kırmızı atkımla okul yolundayım.
Kırık kalemimle satırlar örüyorum.
Örgülü saçlarımla yarı deli bir genç
kızım yine saflığın aymaz sancısı belli ki yüreğin kirlenmesine müsaade
etmediğim.
Diyenler var demeyenler var.
Ne dedikleri meçhul yine öfkesini
kusanlar var.
Ya, ben var mıyım?
Bir varlık bir de yokluk menşeli her
yazdığım. Bir tabu belki de şiirin tebaası her imge, her dize aslında başımı
dayadığım bir omzun kaleme dönüşmüş şekli yine içimde dirilen sevgi.
Ölmeye yüz tutmuş hatıralarım var başucumda
ve uyandığımda unuttuğum rüyalar.
Rüyalar görüyorum gözüm açık.
Yazılar derliyorum gönül gözüm açık.
Şiirler sağaltıyor içimdeki yanığın
sızısını sonra da soruyor kelli felli adamlar ve görmediğim, bilmediğim
kadınlar: bunca yazı neden? Kazasını kıl da ömrün bitsin bu elem.
Mutsuzluğumu kim savunabilir ki ya da
savunma hakkı veriyor muyum bakalım?
Mutluluk kimin tekelindeyse pay etsin
azıcık, demekten öte neyin kavgası bunca insanın birbirinin gözünü oyduğu?
Azıcık telaşlıyım: hayır, hayır,
fazlasıyla.
Kaygılıyım belki de herkes gibi.
Dünümü öğüten zaman tanrısında,
gittiğim yerleri unuttuğum mekân algısında bir de gözümde ve yüreğimde
büyüttüğüm insanlar.
Bir telaş ki sormayın gitsin.
Elzem olan nedir peki?
Bir elin nesi var nesi yoksa iki ele
ihtiyaç duyan bir Yaratıcı mı?
Ya da gazabından insanların, o tek
elini bile çeken İlahi Güç.
Kaygıları büyüten evrene sorgu sual
hak getire. İlahi Adaletin gücüne binaen dayanıp da sırtımızı dayayıp da aniden
çökme ihtimaline karşın yeryüzünün tavanının bizler hala ihtimaller örüyoruz
kendimizce.
Dedim ya; her şey mademki bizler için
hadi, o zaman siz de çıkarın ipliğinizi pazara. Bonkörüm ben duygularımda ve
fazlasıyla sunarım içimdeki deryayı: kâh sevdiceğim kâh kaytardığım bir dostuma
en azından tanıdığım tanımadığım kim ise kuytulara serili sessizliğimle tavaf
ederim yürekleri.
Zordan kolaya bir geçiş ne de olsa
yazının derinliği ve içimde uyuyan yedi cücelerle çıktığım cenkte bir de pür
neşe beyanlarım yine çocuk masallarına hala duyduğum şüpheyi de bertaraf edip
düşmüşken bilinmezin peşine.
Yaraları iyi eden maneviyatın gücüne
vakıfım madem ben de bendeki tüm yaraları temize geçiririm ne de olsa yüreğin
karalamaları her daim yazılmaya dair ve yürek de yazmaya muktedir kendince.
Kimi zaman çatıp da kaşlarımı.
Kimi zaman usulen bir kahkaha peyda
olurken bazense incitmemek adına mazlumu içime attığım kahkahalar peşin sıra
içime akıttığım yaşlarım.
Yaslardır paylaşılmaya hazır.
İnsandır insanın zehrini alan gelin
görün ki; şimdilerde zehir saçan da sokan yılan da hep insandan yansıyan yine
insanın eseri her zulüm maktulü her daim mazlum.
Hangi cümlemse yaralı, sessizce
bandajlıyorum yazıp da üstüne kelime bastığım ama acıtan değil bilakis tatlı
bir rehavet çökerken cümle bitiminde.
Bir cümleden çıktık madem yola.
Bir anamız bir de babamız mademki sahibimiz
Allah’tan sonra hangi acı vız gelir ki biz insanoğluna?
Çiğ süt emmiş bir kelamdan öte yol
varsa beri gelsin.
Cümleten cümleler olsun sahibine bu
yazının.