Komşusunun kapısını çalınca bile evin hanımı çıkarsa burun buruna gelmemek için iki adım geri çekilerek bekleyen milletten ,hayvanat bahcesindeki ziyaretçiden yiyecek bekleyen şempanzaye nereden dönüştük?
1970 lere kadar kuyumcu dükkanın önüne tabure koyarak ,namaza giden esnaf ,elinde silah olmasına ragmen ölümüne dalan soyguncu ya da elinde sahte ürünle gösterilen gerçek ürünü değiştirerek çalan müşteri profili ne zaman oluşdu?
Namusu için yaşayan ,vatanı ekmeği ve namusu için ölmeyi şehid kabul eden bir inançdan ,inancı bile kandırmaca aracı olarak kullanan bir nesil nasıl oluşdu?Ya da inanç için bir araya gelen insanların içinden sapkınlaşan ,normal dışı seks davranışına giren hayvanlar nasıl türedi?
Sosyal yardım mahiyetinde dağıtılan bir kaç milyarlık yardım paralarını gerçek hak sahiplerine ulaşmazken ,partili diye türeyen yeni bir millet bu kadar mı soydan yoksun hale gelir..Ya da sahte evraklarla 60 000 kişinin sakat maaşına baglanması da bir o kadar traji ahlaksızlık olarak suç kayıtlarına girdi..Allah dan hala bu pisliklere operasyon yapacak nitelikde kişilik ve ilke sahibi bürokratlarımız var... Sosyal devlet ,olmayana veren imkan sunan devlet demektir.Anayasa Mahkemesi 26 Ekim 1988 tarih ve 1988/33 k: sayılı Kararında da sosyal devleti şöyle tanımlamıştır:

“Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Anayasa mahkemesi kararı bu tanımı çıkarırkn binlerce yasal metin sözleşme ve kitap içersinden süzülerek gelen bilgiyi tanımlamıştır...Devlet bu amaçla bir kısım uygulamalar yapabilir ve bu konuda yasalar çıkarır .Salgın hastalık döneminde 1.000 TL  nakdi yardım ödemeleri çıkarıldı.. Ama gördük ki bir çok asıl ihtiyaç sahibi varken ve müracaatları olumsuz değerlendirilirken ,bir kısm çakal zevat,ihtiyacı olmadgı halde sahip olduğu kanallar ve muhtarlar aracılığı ile bu paraya bile el attılar..Yetimin hakkın derken ,,acıma yetime koayr g. tne anlayışına nasıl geldik?

Vatandaş açısından hal böyleyken özerk kuruluş olarak yolsuzluklarla mucadele için kurulan TMSF  gibi kurum ve el koydugu şirket ve holdıng yönetim kurulu üyelikleri ile ek gelir temin çabasına ''hırsızlık'' dememek için kendimi zor tutuyorum.. Yasal gerekçelendirilme, haksız kazancı meşru hale, getirmez..
Peki işletme, fabrika ve arsaları ile otel ve okul binalarına el koyduktan sonra  cüz i degerlerle mülkiyetlerin el değiştirmesi,içerdeki ''hamili kart yakinim''dir uygulamarının da rafa kalktığı anlamına gelmediği ni gösterir..
Alt üstü hırsızlaşarak büyüyen gelişen ve haksız kazançla agzına kan değen köpek gibi kendi bahcesinin tavugunu yiyen ''bekçi amaçlı köpekten'' ne farkı kaldı? Hayvan hakları deyip köpeği mi kurtaracağız ? Tavuğun da hakkı deyip köpeğin kasfasına mı sıkacağız?Bizi haklarımız koruyanların düştüğü hal böyle olmamalı Hz ömer adaleti nin şaşmaz terazisi ni bekliyoruz.. İmar barışı deyip bir kaç bin tl   harç ile milyonluk rantları alan mı suç lu veren mi suçlu ?
Biz bir dilim emek bir dilim peynirle karnımızı doyururuz..zor şartlara hazılrlıklı olalım diye yalınayak da yürürüz...Kemiklerimiz sert kalsın diye kafamızı taşlara da vururuz.. Elimiz paslanmasın diye yumurta ya atış yapar...Kavga dan uzak kalmayalım diye kimse yi bulamazsak gölgemizle kavga ederiz.. Ama hedefe hain diye koyarsak,bütün antrenmanlarımız sana dır.. Ona göre...

( Nasıl Hırsız Olduk başlıklı yazı HALİLİ tarafından 28.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.