‘’Edebiyat dünyasında neler olup
bittiğinin pek farkında değilim. Dergileri de elime geçtikçe okuyorum. Ben daha
kıyıda köşede bir yerdeyim. Hatta bu yüzden son dönemde bir edebiyat okuru bile
sayılmam.’’(Didem Madak)
Sessizliğimle revaçtayım, sevgili Didem
ve dünde saklandığın yaşında ve yasındayım.
Toprak olman neyi değiştirir ki?
Nasıl ki topraktan geldik ve de toprağa gideceğiz…
Çiçeklenen ruhumla ve hızlıca
yaklaşan ilkbaharla bil ki ben de kırlara koşup nasıl da açacağım. Ve evet,
açmayı hep erteledim bir ömür haizi olduğum çiçek vasfıma da bakma sen ki…
Kuytularda unutulmuş bir göçebe
şarkıyım ben misal.
Tekerrür eden tarihle de pek bir içli
dışlıyım.
Unuttuğum ne mi?
Ya, unutulduğum?
Bir de ufukta saklı ruhum ve umudum,
Didem.
Taslağı bu mektubun aslında tavşan
dişli pervasızlığımla bil ki kemiriyorum kalemi elbet en sevdiğim: kalem-kakan
varlığımla anlamıyorum da insanları:
Ne yani dünyaya kazık mı kakacağız?
Öyle ya da böyle, ne fark eder ki
zaten dünya dışı bir canlı olduğum için ve de dünyevi telaşlarım olmadığı kadar
dünyanın malında mülkünde de gözüm yok iken.
Ama göze geldiğim doğrudur.
A, bak, göz göz kabardı kahvem…
Desem de inanma sen bana: ne kahveyi
severim ne de fala inanırım gel gör ki farazi ihtimaller dâhilinde bazen
içimdeki fay hattının kırıldığını duyuyorum ve direkt AKUT’ a telefon açıyorum.
İhbar etmem gereken bir deprem
olasılığı ile deşifre ediyorum işte içimdeki çatlakları bu yüzden yeryüzünde
saklı kim varsa hayli çatlak olan bana pek bir yakın geliyor.
Misal…
Sık sık sokaktan geçen o meczup adam
ve köpeği ve bil ki; ikisini de kimseye değişmem.
Adamla bol bol alay ediyor tavus
kuşları.
Adam da istifini bozmadan geçip gidiyor
ama şu da bir gerçek ki; adam ve köpeği kaç kişiyi cebinden çıkarır.
Geçen gün markette gördüm ve cebinden
çıkardığı tüm bozukluğu döktü kasiyerin önüne ve fişin çıkmasını beklemeden
akıldan hesapladı aldıklarının toplam miktarını.
Ne çok deli ne çok da veli…
Elimine ettiğimiz insan seli ve de.
Ah, gözlerim yaşardı.
Ah, yüreğim yeşerdi…
Nerede kalmıştık Didem?
Tükenmeyen tutkumla ve duruşumla
yazıp yaşarken ara sıra sana uğruyorum gel-geç sevgilerini görüyorum da
insanların…
Sana gıpta ediyorum: a, evet, bir de
hukukçu kimliğin ki lisedeki en büyük hayalimdi avukat olmak şükür ki başka
bölümü kazandım kim bilir kaç kişi ipe giderdi benim kibar savunmamla kim bilir
meslekten de ihraç edilirdim hele ki şu içinde yaşadığımız çağda kimdir suçlu
kimdir masum, kolay mı ayırt etmek…
Caka satanlar elbet.
Bir de cefa çekenler.
Eziyet babında hayatı meziyet addedenler.
Hiçliğim bir de içselleştirdiğim
hayat elbet bir baltaya sap olmanın farklı unsurları.
Göçebe kimliğim ve de: daldan dala
konduğum komik hayatım:
Kimine göre üstü kimine göre
üstünkörü gel gör ki; ben tüm vazifelerimi en üst seviyede ifa ettim.
Sıfatlar ve de uçuşan ve bilsinler
ki; kalp gözümle cebimden çıkarırım her birini ama hayatın sunumu iken kibarca
yaşadığım ve telaffuz ettiğim asla da ezik sanmasınlar hani beni hem ben bezik
oynamayı da bilmem işin ilginci tek bildiğimdir aklımın iplerinde salınmak ve
duygularımla alınmak…
Hayatın çıkış noktası ne mi?
Bir de varış noktası var madem.
Yolculuk ettiğim içsel hüviyetim ve
içimde saklı ne çok kimlik:
Para kazanmayı bilfiil reddetmiş biri
olarak insanların bana pek de itibar etmediğinin farkındayım ve haiz olduğum
özellikleri de gömüp nice sıfat koymazlar mı ismimin başköşesine.
Benimse başköşemde olan sadece
insanlık ve sevgidir ve iman gücü ve bilgi.
Deforme olmuş iken insanlık ve bilgi
de dibe vurmuşken sahip olduğum özellikleri nasıl da tarihe gömdüm gel gör ki
yazmaya durduğum her vakit uçuşa ve transa geçiyorum elimde olmadan ve elimde
olmadan çok seviyorum, Didem ve insanlar bunu bile yok sayıyor daha da beteri
sevecen olmam onlara ters geliyor iyi de bizler sevgiyle yaratılmadık mı?
Sevginin dahi küçümsendiği…
Sevgisiz insanlar ise sözüm ona sevgi
dolu ve her şeye muktedirken ve elimde değil işte:
Hiçliğimi seviyorum ve ben daha
ezelden hiçlik makamına talibim.
Ne talep ediyorum ne ima ne de imha.
Sadece hücrelerim çoğalırken ve
eksilirken ben hayatın sunumu ile kaderime de müteşekkirim madem ve mademki
Rabbime sevdalı…
Sevginin dahi refüze edildiği bir
çağda ve dünyada ne değişti ki elimizdeki akıllı telefonlarla ve bildiğim şu ki
sevgili Didem:
Aklımın kullanılmayan bölümünü
devreye sokmayı başardım ben bir ömür nasıl ki zekâmızın büyük kısmını
kullanmıyoruz üstüne ek olarak nadasa aldığım iç sesimi de ekledik mi sorma
gitsin bendeki coşkuyu ve yazma isteğini.
Sevmeden olmuyor asla olmadı ve
olmayacak da hem nasıl ulaşırdım ben en üst İlahi Makama?
Mesleklerime dahi tutkuyla bağlı iken
ve bu bile göze batarken hep göze battım bir ömür.
Çocukluğumda olsun öğrencilik
yıllarımda olsun ama asla da ödün vermedim ben: ne kendimden ne de sevebilme
yetimden ve en sevdiğimdir yetimlerin başını okşamak hem ben nasıl örnek almam
sevgili Peygamber Efendimizi? Ki söylerken bile içim titredi: yaratılmış en
muhteşem en ahlaklı insan.
Ahlaki erozyonla dolu iken içimiz
dışımız…
Sevgiyi bile çamura bulamışken
insanlar…
Masumiyet bile aşağılanırken bir de
insanlar durduk yerde iftiraya uğrarken elbet sevgi her insana her yüreğe
yakışmıyor.
Zaten bizi karşılıksız seven kim var
ki Rabbimizden ve annelerimizden başka ve senin yaşadığın anneni kaybetmiş olma
acısını ben defalarca yaşadım, sevgili Didem ve ben annemi kaç kere kaybetme
noktasına öyle bir geldim ki bu bağlamda yaşadığın acıya saygı duyuyorum ve
sevgi dolu yüreğini çoktan kazıdım en derine…
‘’Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor
bayım.’’(Alıntı)
Evet, yalan söylüyorsun sevgili Didem
ve ben ‘’gül’’ titrimle illa ki konuşuyorum:
Hem yazarken hem de severken ve bunun
için de kimseden izin almadım: ne dün ne de bu gün…
Sevmek hep mi zor gelir insanlara hatta
sevilmek bile mi?
Bilediğim sözcüklerim bir de
bilinmeze duyduğum aşk ve inanç ve bilindik olan sadece; Rabbimin boyutsuz ve
sonsuz varlığı ve ben onsuz bir yaşam düşünemiyorum bu yüzden de Allah korkusu
olmayan insanları çoktan çıkardım hayatımdan gerçi onlar illa ki yakamdan
düşmezken ve en sevdiğim, Didem:
Allah var gam yok…
Bir gün görüşme ümidiyle yeter ki
Allah istesin…