Nazire Bil Mukabil Gün Işığım...



SAYIN DEMİR HOCAMIN ‘’İHTİYAR BİR DÜŞÜN BASTONU’’ İSİMLİ ŞİİRİNE YAZDIĞIM BİR NAZİREYİ SUNUYORUM SİZLERE.

 

TÜM SAYGIMLA





Buğrası günün ölü bir iklimin dumanında saklı şehir ve şiirler boca edilesi Yeditepe’nin hikmeti…

Hulasası düşlerin ve o kayıp kalibresi kalemin bir kurşun daha sığar mı sahi kaleme bir kurşun kadar mı ağırdır kalbi yazmadığında azat edilesi sözcüklerin dile getirdiği uzun uzadıya kaderin ve kederin dilimlendiği yüreğin aktığı kadar kiri en çok da kindar melun gölgelerden çekti şair ve şehir ve uzamında duyguların kat izinde sevgi sevgiyi içselleşen aşkın hünkârı şehir dışlanan şairin bedeller ödediği ki dayattığı kadar sevecen yüreğini…

Bil mukabil, gün ışığım.

Bil mukabil, servetim sevi dilim.

Her renk armağanı doğanın ve her renk kayıplarda ne zamanki gece çalsa kapıyı derinde saklı bir tebessüm şiirin iddiası şairin itirafı en çok da şehre duyduğu aşkı taşırken bir dizeden diğerine sekerken kâh kuş gibi kâh kurşun gibi.

Kusursuz addedilmeli oysaki yaralı yamalı yüreği.

Kadı kızında da varsa onca kusur gel gör ki şair, olsa olsa muallim kızı ve adeta bir dadı mahiyetinde ne zamanki şiirlerin gazını alsa azıtan zebani üşüten zemheri şairinse ılıman iklimlerde saklı hem tini hem teni hem titri.

D/okunaklı o el yazısı semayı kaplamış.

Noter onaylı bir sevginin de ibaresi şahitliğinde meleklerin ve şairin kaçkın akıl melekeleri ne zamanki düşse yolu şiir ne zamanki düşse aşka şarlatan bir tanrı adeta içindeki yokuşta yuvarlanan bir o kadar Rabbine duyduğu sevgiyle illa ki şair illa ki şehir, sonsuzluğu kucaklayan.

Huzur düşkünü huzurun peşinde lakin…

Geviş getiren bir hüsran ve aşkla ve özlemle kapışan şair.

Hüzünlü beyitler.

Hazan yüklü heybede saklı belki de firarı.

Ah, fidan gibi yiğitler aşkın saltanatını yaşarken her biri nasıl da yüreklerinde kor aşkın şüheda düşleri ve işte Vatan Aşkına uzanan d/okunan eller yürekler.

Önce Allah ve işte iman gücünde saklı vatan aşkı.

Vatan aşkı ve Mehmetçik.

Şair ve sevdalı şehir İstanbul.

Azık bildiği her kelime yetmez lakin sevgisini anlatmaya ah, şair nasıl da nasıl da sevdalı.

Hisler ergen bir âşık gibi muştalamış bir kere aşkı bir kere hızması olmuş imgeler yalnızlığın ve kapışan sözcükler ve işte derinlerden okunan ve işte deryaları arşınlayan mevsimin hayta hoyrat rüzgârı alıp da götürdü bir kere şairi kendinden.

Asla da sorgulamazken şair aidiyet duygusunu ve işte tümden ait olduğu dünyası nasıl ki şiir ve şehir ve o yaldızlı yola baş koyduğu:

Haz etmese de Yıldız unvanından şair bir yıldız gibi göçerken.

Haz etmese de karanlıktan kararan yüreği karanlığın indinde beyaza indirgemek adına içinde saklı bilinmezi ve ketum melekler ve ilham perisi sevdasının tembihi ve telkin ettiği kadar kalemini kardığı önü kandığı dünü kaynayan içi bazen bir kazan gibi sıcak ve efkârlı ve işte kazan kaldıran yüreği şairin dünde saklı yeniçeriler ocağında acaba kaç od daha atacak yanan ateşe?

Misilleme yaptı mademki bir kere gizem.

Masum sevgisi mademki taştı bir kere yüreğinden ve şair…

Şair sığamaz kabına sığamaz bedeninde ve ölmeden haiz olduğu o uçuş hissi mademki kalemi ve yüreği ile tavaf etmekte evreni elbet Rabbin mucizesi ve hasıl olan her yeni gün müjde ve tevafuk yüklü ömrü ve kalemini kınından da çıkardı mı bir kere…

 


( Nazire Bil Mukabil Gün Işığım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.